CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AFAD’ın Düzce Gölyaka depremi sonrası hazırladığı raporu göstererek kurumu ve hükümeti eleştirdi.
Türkiye, Kahramanmaraş merkezli depremlerle sarsıldı. Can kayıplarının 17 bini geçtiği afette 100 binden fazla asker ve sivil personel, hayat kurtarmak için mücadele ederken, muhalefet siyasetten geri kalamıyor.
Sosyal medya hesabından bir paylaşım yapan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, saat 22.00’de bir açıklama yapacağını açıklamıştı.
Kılıçdaroğlu beklenen açıklamayı yaparak, AFAD’ın Düzce Gölyaka depremi sonrası hazırladığı raporu gösterdi. AFAD ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Olağanüstü bir seferberlik içindeyiz”
“Sevgili halkım. İyi akşamlar. Milletimiz derin bir acı yaşıyor. Öncelikle hepimizin başı sağ olsun. Halkımızın dirayeti, birliği, yardımlaşmasıyla olağanüstü bir seferberlik içindeyiz. Bu ülkenin insanı onurludur, ona hak ettiği yaşamı kurmak da bizim boynumuzun borcudur.”
“İşte bu yüzden halkımızın neyle karşı karşıya olduğunu, bu saray siyasetinin bizi nereye getirdiğini ve sözde siyaset üstü dayatmasını neden asla kabul edemeyeceğimi size bu sefer resmi bir rapor üzerinden anlatacağım.”
“Halkımın kavgasıyım”
“İnanın ‘siyaset üstüdür’ demek, en kolayıdır ama ben öyle bir yerdeyim ki, artık kolayı yapamam, bu kırık cam parçaları üzerinde çıplak ayaklarımla yürümek zorundayım. Çünkü ben halkımın kavgasıyım.”
“Bu raporun giriş bölümündeki bir cümleyi okuyorum. Neden bu raporun hazırlandığı burada yazılı. ‘Afet risklerinin çok yüksek olduğu ülkemizde meydana gelebilecek benzer olaylarda afet yönetimine katkı sunması amacıyla hazırlanmıştır’.”
“Ne diyor? 23 Kasım 2022’de yani sadece 2.5 ay önce Düzce’nin Gölyaka ilçesinde 5.9’luk bir deprem oldu. Can kaybı yoktu. 96 vatandaşımız yaralanmıştı. Görece küçük bir depremdi.”
“AFAD ‘koordinasyon sağlayamadık’ diyor”
“Deprem sonrası AFAD tarafından bir analiz raporu hazırlandı. O raporda AFAD ne diyor? Özetliyorum: ‘Koordinasyon sağlayamadık’ diyor. ‘Toplanma alanı yanlış seçildi’ diyor. ‘Yardımlar geç geldi’ diyor. ‘Çadır takibini yapamadık’ diyor. ‘Görevli personelin takip ve koordinesini sağlayacak birim yoktu’ diyor. ‘Koordinasyon birimi oluşturulamadı’ diyor. ‘Yemek dağıtımında sorunlar yaşadık’ diyor. ‘Afet nakliye personeli ancak 2 gün sonra Düzce iline ulaşabildi’ diyor. ‘Deprem sonrasında zarar tespit sürecine bile yetersiz kaldık’ diyor. ‘Düzgün bir zarar tespit ekibi kuramadık’ diyor. ‘İnşaat mühendisleri yerine, öğretmen ve imamlardan ekip kurduk’ diyor.”
“Şimdi ben nasıl susayım”
“Sevgili halkım, AFAD kendi röntgenini çekmiş. AFAD’ın onurlu bürokratları tümüyle bunları yazmışlar ama dinleyen kim! Şimdi ben nasıl susayım? Söyleyin bana Allah aşkına, ben bunlara karşı nasıl susayım? ‘Siyaset üstü’ mü diyeyim? Bunları görmeyeyim mi? ‘Kader planı’ mı diyeyim?”
“Sevgili halkım deprem çok büyüktü ama depremden çok daha büyük olan, koordinasyonsuzluktu, plansızlıktı, liyakatsizlikti. Ve bile bile, göz göre göre bu riskleri aldılar.”
“Oluşan can kaybımızın ulaşacağı nokta depremin büyüklüğünden değil müdahaledeki etkisizliktendir, yetersizliktendir.”