Kategori: Uncategorized

murat-kurum-yer-tespiti-ve-zemin-etut-calismalarini-baslattik_0cc5e402.jpg
Uncategorized

Murat Kurum: Yer tespiti ve zemin etüt çalışmalarını başlattık

Depremin vurduğu 11 ilde vatandaşların hizmetine sunulacak yeni konutlarla ilgili konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, yer tespiti ve zemin etüt çalışmalarının sürdüğünü söyledi.

Kahramanmaraş merkezli 2 şiddetli deprem 11 ili vurdu.

Depremin ilk saatlerinden itibaren ise devletin tüm birimleri teyakkuz haline geçti.

Büyük yıkımlara ve binlerce can kaybına neden olan afette, depremzedelerin yaraları sarılmaya başladı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerdeki yerleşim alanlarına dair açıklamalarda bulundu.

Bakan Murat Kurum, bölgenin yeniden inşası sürecine dair bilgi verdi. 

“Süreci büyük bir titizlikle yürütüyoruz”

Bölgede yürütülen hasar tespit çalışmalarını yerinde incelediklerini, vatandaşlarla bir araya gelip dertleştiklerini ve enkaz kaldırma süreçlerine büyük bir titizlikle başladıklarını ifade eden Kurum, acil öncelikli binalardan başlamak üzere yıkım süreçlerini de özenle yürüttüklerini belirtti.

“Zemin etüt çalışmaları yapıldı”

Kurum, jeofizik ve jeoloji uzmanlarıyla çalışıldığını, sivil toplum örgütlerinin, vatandaşların ihtiyaçları ve taleplerinin değerlendirildiğini, ayrıntılı mikro bölgeleme ve zemin etüt çalışmalarının yapıldığını dile getirerek, “Bugün itibarıyla hemen hemen her ilimizde, depremden etkilenen illerimizde yerleşim alanlarına ilişkin yerler belirlendi.” dedi.

“Cumhuriyet tarihimizin en büyük afet konut yapım seferberliğini yürüteceğiz”

Tüm ekiplerin, mühendislerin, mimarların, uzmanların söz konusu alanlara ilişkin ayrıntılı jeolojik etüt raporları hazırladığına dikkati çeken Bakan Kurum, “Cumhuriyet tarihimizin en büyük afet konut yapım seferberliğini yürüteceğiz.” diye konuştu.

Yöresel mimariye uygun konutlar

Murat Kurum, mart ayı başı itibarıyla sahada belirlenen alanlarda inşaat faaliyetlerine başlanacağını söyleyerek, şöyle devam etti:

Hasar tespiti tamamlanan yerlerde, vatandaşımıza 1 gün, 1 saat, 1 dakika bile daha önce verebilme gayretiyle, anlayışıyla, motivasyonuyla konutlarımızı yapacağız. Konutlarımız zemin artı 3-4 katı geçmeyecek ve yöresel mimari ihtiyaçları doğrultusunda inşallah oranın kültürüne, geleneğine, göreneklerine göre planlanmış ve bu plan çerçevesinde yapılmış olacak. Eski yerleşim alanlarına ilişkin mevcuttaki imar yoğunluğunun, zeminlerin detaylı bir şekilde incelenmesine müteakip, eğer zeminlerinde problem varsa fay hattına yakınlığı söz konusuysa burada da vatandaşımızı mağdur etmeyecek şekliyle her türlü imar kısıtlaması, bina yüksekliği ve yoğunluğu dahil, yapılaşma dahil her türlü kısıtlamayı da içerir bir süreci yürüteceğiz.

Vatandaşı mağdur etmeyecek şekilde gerek kamulaştırma gerekse trampa süreçlerini tamamlayacaklarını ifade eden Kurum, şehirlerin 50 yılını, 100 yılını planlayacaklarını belirtti.

Bakan Kurum, master planı yapacaklarını dile getirerek, inşaat ve malzeme tedarikine kadar bütün süreci bilfiil takip ettiklerini, hasar tespitinin tamamlandığı yerlerde etap etap konutların yapılacağını aktardı.

Hasar tespit sürecine yönelik çalışmalar

Kurum, hasar tespit sürecinin vatandaşların alacağı kira, taşınma ve eşya gibi birçok yardımı da netleştireceğini söyleyerek, şu bilgileri verdi:

Hasar tespit çalışmalarımızı sahada 7 bin 328 uzmanımızla 11 ilimizde yapıyoruz. Bugüne kadar 3 milyon bağımsız bölümü inceledik, bu 684 bin binaya tekabül ediyor. 90 bin 609 binada yer alan 345 bin bağımsız bölümün yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olduğunun tespitini yaptık. Bu kapsamda 3 milyon konutun 2 milyon 700 binini de bütün iller için az hasarlı ve hasarsız olduğunun tespitini yapmış olduk. Yine Gaziantep genelinde 34 bin 961 bağımsız bölümden oluşan 14 bin 341 binanın da yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak tespitini yaptık. Kalan hasarsız ve az hasarlı konutlarımız, orta hasarlı konutlarımıza ilişkin e-devlet üzerinden vatandaşlarımız detaylı her türlü bilgiye ulaşabilirler.

Az hasarlı ve hasarsız olan konutlarımıza, vatandaşlarımız dilerlerse girebilirler, az hasarlılardaki tadilatları yapmaları kaydıyla. Orta hasarlı binalara tadilatlarımızı yapmadan giremeyiz. Vatandaşlarımızın bu alanlardaki bina güçlendirme, statikteki güçlendirmeyi yapmasına müteakip orta hasarlı binalara girebilme durumu var. Ağır hasarlı binalar zaten yıkılacak.

Binalardan eşyaların taşınması

Bakan Kurum, binalardan eşya alınma sürecine ilişkin olarak da vatandaşa uyarıda bulunduklarını söyleyerek, “Eşya taşımak isteyen vatandaşımıza zaten AFAD’dan biz gerekli her türlü desteği ilk günden itibaren veriyoruz. Askerimizle, polisimizle, jandarmamızla, UMKE’mizle, tüm ekiplerimizle birlikte sahadayız ve taşınma sürecini de beraber yöneteceğiz. Acılarımızı paylaşacağız, burada biz başka acılar yaşamak istemiyoruz.” diye konuştu.

Eşya taşınma sürecinin valilikler kanalıyla yürütülmesinin büyük önem taşıdığına dikkati çeken Kurum, bazı binaların eşya alınamayacak kadar ağır hasarlı olduğunu aktardı.

Bakan Kurum, söz konusu binalara inceleme sonrası “eşya alınabilir” veya “eşya alınamaz” raporu verileceğini kaydetti.

Yerleşim alanında vatandaşın konut bulamaması gibi durumlarda vatandaşların eşyalarının şehirdeki güvenli bir bölgeye taşınacağı bilgisini veren Kurum, “Vatandaşımız evi tuttuğu zaman da eşyalarının taşınma sürecini onlarla birlikte yönetiyor olacağız.” diye konuştu.

Enkaz kaldırma çalışmaları

Enkaz kaldırma sürecini de özenle, hassasiyetle yürüttüklerine dikkati çeken Bakan Kurum şöyle konuştu:

Çevreye, şehre zarar vermeyecek şekilde yönetmek üzere 10 ilimize talimatları gönderdik ve bu kapsamda belirlediğimiz enkaz döküm alanlarına bu enkazlar dökülecek. Burada ayrıştırılabilecek tüm malzemeler ayrıştırılarak geri dönüşüme tabi tutulacak ve yine buradaki enkazları, molozları da kuracağımız kompresörlerle birlikte buradan elde edeceğimiz alt temel malzemeleri de yine içme suyu, altyapı, yol yatırımlarında vatandaşımız için kullanacağız.

Bakan Kurum, ilk 30 bin konutun projelendirme çalışmalarının tamamlandığını, bu projelerin şubat sonu itibarıyla sözleşme süreçlerinin başlayacağını da sözlerine ekledi.

Kaynak

guney-kore-ekibine-donus-ucaginda-duygulandiran-tesekkur-3_0d110.jpg
Uncategorized

Güney Kore ekibine dönüş uçağında duygulandıran teşekkür

Deprem bölgelerinde arama kurtarma çalışmalarını tamamlayarak dönen Güney Kore ekibine uçakta Korece hazırlanan ‘teşekkür mesajı’ dinletildi. Duygusal anlar yaşayıp gözleri dolan ekip, mesaja alkışlarla karşılık verdi.

Depremin etkilediği Türkiye’ye tüm dünyadan yardımlar yağdı.

Bu yardımların en anlamlılarından biri de Güney Kore’den geldi.

8 Şubat’tan itibaren Hatay Antakya bölgesinde arama-kurtarma faaliyetlerini sürdüren 118 kişilik Birinci Güney Kore yardım heyeti, dün Adana Havalimanı’ndan Güney Kore’nin Incheon kentine doğru yola çıktı.

Ekibe havalimanında hazırladıkları ‘teşekkür videosu’ izletmek isteyen ancak yetişemeyen Türkiye-Kore Dayanışma Platformu, mesajı Güney Koreli ekibe uçakta dinletti.

“10 bin kilometre uzaktan dost eli bizlere ulaştı”

Türkiye-Kore Dayanışma Platformu gönüllüleri, mesajlarında şu ifadelere yer verdi:

Ülkemizin en çok yardıma ihtiyacı olduğu bir esnada, 10 bin kilometre öteden Güney Koreli Uluslararası Kurtarma Ekibi’nin dost eli bizlere ulaştı. Sizler ailelerinizden uzun süre ayrı kalarak büyük bir vefa örneği gösterdiniz. Akıllı köpekleriniz ile canlarınızı tehlikeye atarak enkaz altındaki insanlarımızı kurtarmak için gece gündüz durmadan çalıştınız.

Yardımlarını sunan Kore Cumhuriyeti yöneticilerine, tüm Kore halkına, ailelerinize selam, sevgi ve teşekkürlerimizi iletmenizi istirham ediyoruz.

Gözyaşlarını tutamadılar

Uçakta mesajı dinleyen Güney Koreli ekip, duygusal anlar yaşayıp gözyaşlarını tutamadı ve mesaja alkışlarla karşılık verdi.    

Güney Kore ekibine dönüş uçağında duygulandıran teşekkür #1
Güney Kore ekibine dönüş uçağında duygulandıran teşekkür #2
Güney Kore ekibine dönüş uçağında duygulandıran teşekkür #3
Güney Kore ekibine dönüş uçağında duygulandıran teşekkür #4
Güney Kore ekibine dönüş uçağında duygulandıran teşekkür #5
Güney Kore ekibine dönüş uçağında duygulandıran teşekkür #6
Güney Kore ekibine dönüş uçağında duygulandıran teşekkür #7

Kaynak

depremde-tabaklarin-bile-kirilmadigi-binanin-zemini-saglam_0d054679.jpg
Uncategorized

Uzmanlar depremde tabakların bile kırılmadığı binanın zemininin sağlam olduğu görüşünde

Kahramanmaraş merkezli depremin ağır sonuçları içinde tabakların bile kırılmadığı bina çok konuşuldu. O binanın “neden hasar görmediğine” dair soruyu, uzmanlar “eğer tabaklar bile devrilmiyorsa binanın zemini sağlamdır” şeklinde yanıtladı.

Kahramanmaraş merkezli ve 11 ili etkisi altına alan depremde bir bina ayakta kalması ile haberlere konu oldu.

Kahramanmaraş’ta tek bir hasarın olmadığı bina tüm Türkiye’nin gündemine oturdu.

Bu binanın giriş katında bütün rafları kırılacak eşya dolu bir züccaciye mağazası vardı ve kendisinden başka etrafında sağlam bina kalmamıştı.

Deprem değil bina öldürür” cümlesinin sembolü olarak gösterilen bu binanın neden yıkılmadığı sorusuna uzmanlardan yanıt gecikmedi.

Bina herkesi şaşırttı

Kahramanmaraş’ta ayakta kalan, tabakların bile kırılmadığı, tek bir hasarın olmadığı züccaciye dükkanının bulunduğu bina herkesi şaşırttı. Dükkanın sahibi çıkan sonuca  “Biz bile şaşırdık.” cevabını verdi.

“Tabaklar bile kırılmadı, çatallar devrilmedi”

Binanın altında bulunan züccaciye dükkanında tabaklar bile kırılmazken, çatalların bile devrilmediği dükkanda tek bir hasarın bile olmadığı görüldü. Yine aynı şekilde züccaciye dükkanının yanındaki süper markettin raflarında da tek bir ürün bile devrilmedi. Bu iş yerlerinin hemen karşısındaki alanda bulunan bina ise iki büyük depremle yıkıldı. 

Binanın sırrı açıklandı

İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu da herkesin konuştuğu binanın bu sırrını açıkladı.

“Doğru zemine yapılmış”

Kozanoğlu, tüm projelendirmelerin ve zemine uygunluğun doğru tahsisi sonucunda, bu örnekteki gibi binaların hasar almayacağını belirterek görüşlerini şöyle aktardı:

Aslında binalardan beklediğimiz, temenni ettiğimiz davranış, böyle bir depremde binaların az hasarlı, orta hasarlı, belki de hasarsız sınıfı geçmesiydi. Dolayısıyla beklenen bu binadaki gibi hasarsızlıktı. Bu binanın özeline baktığımız zaman bitişik nizam olmadığını görüyoruz. Binanın zeminiyle ilgili, projelendirilmesiyle ilgili her şey doğru yapıldıysa, binadan beklenen davranış budur. Sağlam zemine oturan bir binanın altında, örneğin kaya zemine oturtulan bir binanın altından deprem çok hızlı, saniyede 600-700 metre hızla geçer. Yumuşak zeminlerde bu saniyede 300-400 metre hıza kadar düşer. Deprem eğer hızlı geçerse yapı rezonans olmaya zaman bulamaz. Dolayısıyla depremin periyodu ve zemine aktarılan periyoda bağlı olarak o yapıdaki tabaklar da yıkılmaz; binaya da bir hasar gelmez. Bu binada her şeyin doğru yapıldığını görüyoruz. Böyle bir depremde bu binada tabaklar bile devrilmediyse doğru zemine yapılmış demektir. Depremin de buradan daha hızlı geçtiğini tahmin edebiliriz.

“Dünyada da örnekleri var”

Kozanoğlu, 1995 yılında Japonya’daki Kobe depreminde 100 bine yakın binanın yıkıldığını ve Japonların bundan ders aldıklarını belirterek, şu açıklamada bulundu:

Bu depremden sonra Japonya’da bir çok deprem oldu ve bu hasar almayan binadaki gibi örnekler özellikle Japonya’da çok karşımıza çıktı. Yine Mexico City Depremi de çok enteresan bir depremdir. O depremde de zeminden kaynaklı olarak binalar çok yavaş salınım yapmışlardır. Dolap eğilirken bile üzerindeki vazolar devrilmemiştir. Bu tamamen depremin o andaki periyodu, zemine olan etkisi ve zeminden de yapıya olan etkisinden; yani zemin-yapı ilişkisi ile ilişkilidir. Binayı da doğru projelendirirseniz, detaylara gerekli özeni gösterdiyseniz, binanın bu davranışı aslında normaldir.

Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu

“Aynı iki proje dahi olsa, binalar farklı davranış gösterebilir”

Öte yandan Kozanoğlu, aynı iki proje dahi olsa binaların farklı davranış gösterebileceğine vurgu yaparak şöyle konuştu:

Fay üzerine yapılan binalar, yıkılmama şansı az binalardır. Bu depremde öteleme 7.3 metreydi. Böyle bir yan atıma hiç bir binanın dayanması mümkün değil. Fayın üzerinde bina olmaması lazım. Fayın yakınındaki binalar da farklı davranabilir. Projeleri farklıdır, metrekareye düşen kolon sayısı farklıdır, yapının davranışına etki edecek duvarlar durumu farklıdır. Birinde çok fazla duvar varken diğerinde yoktur. Birinde zemin kat tamamen boşaltılmışken diğerinde yoktur. Aynı iki proje dahi olsa birinde duvar var diğerinde yoksa binalar farklı davranır. Zeminden de gelen farklar varsa bu binalar farklı davranış gösterebilirler. Doğru yapılan proje, doğru malzeme ve doğru uygulama. Eğer binada da izinsiz eklenen veya çıkartılan malzeme yoksa, bu binanın en azından insanların kaçacağı zamanı bulacağı şekilde ayakta kalmasını bekleriz.

Kaynak

yeni-haber-basligi_0d739332.jpg
Uncategorized

Bitlisli kardeşler bisiklet için biriktirdikleri parayı depremzedelere bağışladı

Mustafa ve Musab Koçyiğit kardeşler, bisiklet almak için kumbaralarında biriktirdikleri parayı, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenenlere bağışladı.

Bitlisli kardeşler bisiklet için biriktirdikleri parayı depremzedelere bağışladı

Türkiye, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından tek yürek oldu.

Enkaz altında kalanları arama kurtarma çalışmaları devam ederken, evleri hasar gören vatandaşlara da yardım eli uzatılıyor.

Bitlis İl Afet ve Acil Durum (AFAD) Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, Koçyiğit kardeşler, bisiklet almak için biriktirdikleri parayı depremzedelere göndermek istedi.

Para ve notu görevlilere teslim ettiler

AFAD İl Müdürlüğüne gelen 2 kardeş, topladıkları para ile yazdıkları notu AFAD İl Müdürlüğü görevlilerine teslim etti.

Görevliler, yardımı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı bağış hesabı aracılığıyla deprem bölgesindeki kardeşlerine ulaştıracaklarını iletti.

“Allah’ıma dua ediyorum, bizlere bir daha böyle bir felaket yaşatmasın”

İki kardeş, depremzedeler için yazdıkları notta ise şu ifadeleri kullandılar:

Kumbaramda biriktirip bisiklet alacağım paramı depremzede kardeşlerime gönderiyorum. Keşke elimden fazlası gelseydi, daha fazla yardım etmek isterdik. Allah’ıma dua ediyorum, bizlere bir daha böyle bir felaket yaşatmasın. Sizleri Allah’a emanet ediyorum, canım kardeşlerim.

Yeni Haber Başlığı
Yeni Haber Başlığı

Kaynak

depremde-esini-ve-cocugunu-kaybeden-adam-kayitlara-olu-olarak-gecti_0d779890.jpg
Uncategorized

Depremde eşini ve çocuğunu kaybeden adam, kayıtlara ölü olarak geçti

Hatay’da ailesinin yanına giden eşiyle 22 aylık kız bebeğini depremde kaybeden Furkan Uçar (33), deprem anında Antalya’da olmasına karşın ölü olarak kayıtlara geçti.

Depremin vurduğu illerden olan Hatay’da yaşanan karışıklık şaşkına çevirdi.

Antalya’da yaşayan Furkan Uçar’ın (33) eşi Havva Uçar ve 22 aylık kızı Asya Lina, geçtiğimiz aylarda Hatay’ın Antakya ilçesindeki akrabalarına gitti. Tüm Türkiye’yi yasa boğan Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Havva Uçar ile kızı Asya Lina’nın bulunduğu Gül Apartmanı’nın alttan 3 katı yıkıldı.

Zemin katta oturan Furkan Uçar’ın eşi, kızı, kayınbabası, kayınvalidesi, babaannesi ve teyzesi enkaz altında yaşamını yitirdi.

Depremin ikinci günü Antalya’dan Hatay’a ulaşan Furkan Uçar, büyük üzüntü yaşarken, eşinin ve kızının cenazesini teslim alarak tekrar geri döndü.

Çok sevdiği eşi ile işyerine ismini verdiği kızını toprağa veren acılı baba, eşinin yüzüğünü boynunda, kızının bilekliğini de koluna taktı.

Henüz acısını yaşayamayan Furkan Uçar, bir başka şoku ise bazı işlemler yapmak için girmek istediği E-Devlet hesabında yaşadı. Hesabına giriş yapamayan Uçar, 160 E-Devlet Çağrı Merkezi’ni arayıp yardım istediğinde, ‘vefat dolayısıyla aktivasyonunuz sonlandırılmıştır’ yanıtını aldı.

Kayıtlara ölü olarak geçti 

Kayıtlarda öldü olarak gözüken Uçar, sırasıyla diğer kurumlara da yönlense de bir sonuç elde edemedi.

Yaşanılan hatanın kabul edilemez olduğunu vurgulayan Uçar, şunları söyledi:

“Cenazelerimizi çıkarttık, Antalya’da defnedilmesini sağladım. Bazı işlemler için E-devletime girmem gerekiyordu. İlk günler girebiliyordum. Hatta dul olarak gözüyordum. Alt üst soya baktığım zaman kızımın vefat ettiğini görüyordum. Fakat dün E-devletime girmeye çalıştığımda kimlik no veya şifre hatalı uyarısı aldım. Ardından 160’ı aradığımda vefat dolayısıyla aktivasyonunuz sonlandırılmıştır’ uyarısı aldım. Böyle bir şey olmadığını, hayatta olduğumu ve acımı yaşamaya çalıştığımı ifade etmeye çalıştım. Fakat 184’ü aramam söylendi, orayı aradığımda nüfusu, nüfustan da sağlığı aramam söylendi. Tüm kurumlarca ben deprem kaynaklı vefat etmiş görünüyorum. Ama ben deprem anında Antalya’daydım, ailem oradaydı. Hatta cenazelerimizi teşhis eden kişi de benim. Düne kadar hayattaydım, fakat şuan vefat etmiş görünüyorum. Hiçbir şekilde resmi işlemlerimi yapamıyorum.”

“Avukata vekalet bile veremiyorum çünkü ölüyüm”

Bu durumun başka kişilerde de yaşanabileceği uyarısında da bulunan Uçar, yapılan hatanın düzeltilmesini istedi. “Avukata vekalet bile veremiyorum, çünkü ölüyüm” diyen Uçar, “Bu durum ben de varsa, başkalarında da vardır. Bu eğer hataysa, hatayı yapan sıcak odasında koltuğunda otururken, ben kapı kapı dolaşıp hayatta olduğumu ispatlamaya çalışacağım. Acım var, sağ olsun eşim dostum uzaklaşmam için imkanlar sundular. Yola çıkacakken çıkamıyorum. Beni polis çevirse, ölü bir adamın kimliği var üzerinde. Yağmacı muamelesi göreceğim. Ben kendi kimliğimle şuan yokum. Eşimin yüzüğü boynumda, kızımın bilekliği kolumda. Ben acımı yaşayamayıp, şuan ölmediğimi ispatlamaya çalışıyorum. Kurban olduğum Allah yaşarken öldürmedi beni ama bunu kim yaptıysa yaşarken öldürdü beni. Bu durumun bir an önce çözülmesini istiyorum. Benim vefat haberimi belki kalp hastası bir atam alacak ve vefat edecek. Bunun sorumlusu kim? Hesabımı kim verecek. Ben o bölgede yaşamama rağmen bu bana yapıldıysa o bölgede yaşayan insanlara neler yapılmıştır” ifadelerini kullandı.

“Deprem olmasaydı 2 saat sonra yola çıkacaklardı”

Uçar, depremde kaybettiği sevdiklerine ilişkin duygularını ise şöyle dile getirdi:

“Her şeyleri hazırdı. 2 saat sonra yola çıkacaklardı. Rabbim onları bize emanet etti. Çok şükür hayatıma güzel dokunuşlarda bulundular. Allah ondan razı olsun. Beni düzelttiler ve Rabbim görevlerini sonlandırdı, emanetlerini aldı. Kalanlara sabır diliyorum. 22 aylık bir bebeğe kimse ölümü yakıştırmıyor. Onlar ölmedi. Onların mezarlarına gidip oturuyorum, sohbetimi ediyorum. Orada sadece bedenleri var, ruhlarının benimle olduğuna inanıyorum. Azıcık imanın varsa, şehadete, cennete, cehenneme inanıyorsan rahat olursun. Ben ilk 2 gün kötü düşüncelerden uzak durdum. Oraya gittiğim zaman uykuya çok düşkün olan ben 20 dakikalık uykuyla ne kadar güçlü olduğumu hissettim. Erenler, evliyalar hepsinin oralarda olduğunu iliklerimize kadar hissettik. Rabbim kalanlara sabır versin. Arkadaşlarıma ‘Ben Allah’a çok şükür yolumdan şaşmazsam bekleyenim var, siz kendinize üzülün diyorum’ bu saatten sonra. Hanımım benim yolumu belirledi, gitti oraya yerimi de hazırladı çok şükür. İnşallah hepimiz Allah yolunda ilerleriz. Tüm milletimizin başı sağ olsun.”

Depremde eşini ve çocuğunu kaybeden adam, kayıtlara ölü olarak geçti
Depremde eşini ve çocuğunu kaybeden adam, kayıtlara ölü olarak geçti
Depremde eşini ve çocuğunu kaybeden adam, kayıtlara ölü olarak geçti
Depremde eşini ve çocuğunu kaybeden adam, kayıtlara ölü olarak geçti
Depremde eşini ve çocuğunu kaybeden adam, kayıtlara ölü olarak geçti

Kaynak

bursada-uyusturucu-operasyonunda-yakalanan-bir-kisi-tutuklandi_0d965937.jpg
Uncategorized

Bursa’da uyuşturucu operasyonunda yakalanan bir kişi tutuklandı

Orhangazi ilçesinde uyuşturucu operasyonunda yakalanan 3 şüpheliden 1’i tutuklandı.

Bursa'da uyuşturucu operasyonunda yakalanan bir kişi tutuklandı

Emniyet ekipleri zehir tacirlerine göz açtırmıyor.

Bursa’da Orhangazi Emniyet Müdürlüğü Asayiş Bürosu ekipleri, durumundan şüphelendikleri bir aracı takibe aldı.

Uyuşturucu madde ve silah ele geçirildi

Durdurulan araçta bulunan Ü.U., O.K. ve A.F’nin üzerinde yapılan aramada 46 gram esrar, 18 gram metamfetamin ve 18 adet uyuşturucu hapla ruhsatsız silah ele geçirildi.

Gözaltına alınan şüpheliler, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.

Bir kişi tutuklandı

Nöbetçi sulh ceza hakimliğine çıkarılan şüphelilerden Ü.U, “uyuşturucu madde ticareti” suçundan tutuklanırken diğerleri ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Bursa'da uyuşturucu operasyonunda yakalanan bir kişi tutuklandı

Kaynak

kahramanmarasta-enkaz-altindan-kopek-cikarildi_0d92b768.jpg
Uncategorized

Kahramanmaraş’ta enkaz altından köpek çıkarıldı

Kahramanmaraş’ın Dulkadiroğlu ilçesinde yıkılan binanın enkazında kalan köpek, canlı olarak kurtarıldı.

Depremin merkezinde enkaz kaldırma çalışmaları devam ediyor.

Mucizelerin yaşandığı bölgeden bu kez bir hayvana sağ olarak ulaşıldı.

Kahramanmaraş’taki arama kurtarma çalışmalarına katılan Batman jandarma personeli ve güvenlik korucuları, Dulkadiroğlu ilçesinde yıkılan binada sahibiyle birlikte enkaz altında kalan köpeği kurtararak AFAD ve sağlık ekiplerine teslim etti.

Sahibi öldü

Enkazdan çıkarılan köpeğe orada yapılan ilk müdahalenin ardından su verildi. Sahibinin ise cansız bedeni enkazdan çıkarıldı.

Kahramanmaraş'ta enkaz altından köpek çıkarıldı
Kahramanmaraş'ta enkaz altından köpek çıkarıldı
Kahramanmaraş'ta enkaz altından köpek çıkarıldı
Kahramanmaraş'ta enkaz altından köpek çıkarıldı
Kahramanmaraş'ta enkaz altından köpek çıkarıldı

Kaynak

yeni-haber-basligi_0d499403.jpg
Uncategorized

İranlı kurtarma ekibi: Depremzedeler bize ihtiyacımız var mı diye soruyordu

Ekip üyeleri, “Deprem bölgesinde halkın musibet ve belalara karşı dayanıklı olduğunu gördük” dedi.

İran’dan gelen arama kurtarma ekibi, AFAD, Kızılay ve AKUT ekipleriyle yaptıkları çalışmalar sonucu 5 vatandaşı enkazdan canlı çıkardı.

Doğu Azerbaycan Acil Yardım Kurumu Başkan Yardımcısı Mir Ali Ağaseyidi, Tebriz’den 45 kişilik acil müdahale ekibiyle Türkiye’ye gelen ilk ekipte yer aldı.

Ağaseyidi, deprem bölgesinde yaptıkları çalışmalar ve Türkiye’de gördüğü duruma ilişkin konuştu.

“Türkiye’de yaşanan deprem çok büyüktü”

Türkiye’de depremin meydana geldiği sırada İran’ın Hoy kentindeki deprem nedeniyle bölgede çalıştıklarını belirten Ağaseyidi, şunları söyledi:

Ancak Türkiye’de yaşanan deprem çok büyüktü ve yıkım da bir hayli fazlaydı. Yardım ve arama kurtarma çalışmalarına katılmak üzere görevlendirildik. Hoy’dan gelip öncelikle Gaziantep’e, ardından İslahiye ilçesine geçtik. Bizimle birlikte sağlık ekipleri de vardı, orada bir sahra hastanesi kuruldu. Yaralıların ilk tedavileri yapıldı. Biz ise arama kurtarma ekipleri olarak enkaz bölgesinde çalışmalara katıldık

“Depremzedeler bize aç mısınız, bir ihtiyacınız var mı diye soruyordu”

Ağaseyidi, Türk halkının onca karışıklığın içinde zorluk çıkarmadığını, ekiplerin rahat çalışması için yardımcı olduğunu aktararak, şunları kaydetti:

Tanıdıkları göçük altında olmasına rağmen ekiplerin işlerine karışmıyor, kenarda bekliyorlardı. İlk zamanlar durum çok zordu, kontrolün sağlanması zordu ama birbirlerine sahip çıkıyor, yardımcı oluyorlardı. Yardıma ihtiyacı olan depremzedeler bize aç mısınız bir ihtiyacınız var mı diye soruyordu. Bu, o milletin büyüklüğünü gösteriyor

Deprem bölgesinde halkın musibet ve belalara karşı dayanıklı olduğunu gördük. Birbirlerine yardım ediyorlardı. Halk aynı zamanda arama kurtarma ekiplerine gönüllü olarak yardım ediyor ve çalışmalara katılıyordu.

“Anne ile çocuğunun konuşması beni etkiledi”

Deprem bölgesinde gördüğü bir olaydan çok etkilendiğini dile getiren Ağaseyidi, olayı şu sözlerle anlattı:

Bir anne ile çocuğu farklı noktalardan yardım malzemesi almışlardı. Anne bunu görünce çocuğuna ‘İkimiz de yardım malzemesi almışız, sen aldıklarını götür geri bırak, başkasının ihtiyacı olur’ dedi. Böylesi zor günlerde insanların birbirini düşünmesi ve yardımlaşması açısından bu önemli bir örnekti.

“Hızlı bir şekilde organize olmuşlardı”

Ağaseyidi, AFAD, Kızılay ve AKUT’un gerçekten büyük bir azimle çalıştığını ve kendi ekiplerinin de onlara destek olduğunu aktararak çalışmaların çok yerinde olduğunu söyledi:

Olayın yaşandığı ilk anlarda arama kurtarma ekiplerinin teçhizatlarının ve kepçelerin deprem bölgelerine gönderilmesi ve organizasyonun sağlanması bir hayli zor olmasına rağmen hızlı bir şekilde tüm ekipmanlar sahaya getirilmişti ve enkazda çalışmalar başlatılmıştı. Hem arama kurtarma hem tıbbi yardımlar yapıldı. Daha sonra biz Tebriz’e döndük, diğer ekipler çalışmaya devam ediyor.

Ağaseyidi, bu kadar hızlı şekilde ağır makinelerin deprem bölgelerine getirilerek arama kurtarma çalışmalarının başlatılmasını beklemediğini söyleyerek nerede bir ekipmana ihtiyaç olsa hızlı bir şekilde kendilerine ulaştırıldığını belirtti.

“İran’da da ağır bir hadise olursa…”

İran ile Türk Kızılayları arasında bir sınır olmadığını, zor günlerde karşılıklı desteklerin devam edeceğini ifade eden Ağaseyidi, sözlerini şöyle sürdürdü:

İran’da da ağır bir hadise olursa Türk Kızılay bize yardım edecektir. Biz de her zaman Türkiye’ye yardıma hazırız. Umut ediyoruz ki bu acı günler bir an önce son bulur ve yerini güzel günlere bırakır.

18 saat içinde 45 kişilik arama kurtarma ekibi gönderildi

Doğu Azerbaycan Kızılayı Genel Müdürü Hamid Müneccim de Türkiye’de yaşanan bu üzücü hadisenin ilk anından itibaren kurum olarak gerekli iletişimin sağlanmasından sonra bölgeye yardım ekipleri gönderdiklerini belirtti:

İlk saatlerde deprem bölgesinde etkili arama kurtarma çalışmaları yaptık. İslahiye’de bulunan sağlık çalışanlarımız depremzedeler için kurulan acil müdahale çadırlarında yaralılara ilk tedavileri yaptılar

Olayın büyüklüğü ve önemi nedeniyle İran Kızılayı’nın ilk andan itibaren bölgede yer aldığını aktaran Müneccim, 200’ü aşkın kişinin yer aldığı 60’a yakın ekibin İran Kızılayı tarafından deprem bölgesine gönderildiği bilgisini paylaştı.

Müneccim, bu ekiplerle birçok yardım malzemesi gönderildiğini ve gönderilmeye devam edeceğini sözlerine ekledi.

Kaynak

okan-buruk-inter-ve-galatasaray-fornalarini-depremzedeler-icin-bagis_0d200720.jpg
Uncategorized

Okan Buruk, Inter ve Galatasaray formalarını depremzedeler için bağışladı

Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, futbolculuk döneminde giydiği Galatasaray ile Inter formalarını depremzedelere yardım için düzenlenecek açık artırmaya bağışladı.

Okan Buruk, Inter ve Galatasaray formalarını depremzedeler için bağışladı

Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen ve birçok şehirde ağır hasarlara neden olan depremlerden etkilenen vatandaşlar için yardım çalışmaları devam ediyor.

Müzayede için bağışladı

Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk da futbolculuk yıllarında giydiği ve kendi imzasını taşıyan Galatasaray ile Inter formalarını açık artırma ile satılması amacıyla sarı-kırmızılıların düzenleyeceği müzayedeye verdi.

Kaynak

muhendisler-icin-uzmanlik-sinavi-onerisi-yapildi_0c59a241.jpg
Uncategorized

İnşaat mühendisliği için uzmanlık sınavı önerisi yapıldı

Kahramanmaraş merkezli deprem yapıların güvenirliliğinin, mühendislerin birikiminin ve müteahhitlerin yetkinliğinin masaya yatırılmasına neden oldu.

İnşaat mühendisliği için uzmanlık sınavı önerisi yapıldı

Kahramanmaraş merkezli deprem, inşaatları oluşturan tüm birimlere farklı şekilde yaklaşılmasını hatırlattı.

Bir daha bu boyutta bir facianın yaşanmaması için tüm birimlerin dehe dikkatli ve daha kalifiye olması için yöntem arayışına girildi.

Deprem Bölgesi’nde incelemelerde bulunan ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erdem Canbay, Türkiye’deki deprem mevzuatlarının yeterli olduğunu ancak Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (TUS) benzeri bir sınav ile yetkin mühendisliğin getirilmesi gerektiğini belirtti.

“TUS benzeri sınavlar yapılmalı”

Türkiye’de yetkin mühendislik sisteminin hayata geçmesi için doktorluk eğitimini örnek olarak veren Canbay, Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı’na (TUS) benzeri sınavların bu alanda da yapılması gerektiğini savunarak şöyli konuştu:

Tıpta 4 değil 6 sene okunuyor. Ondan sonra dünyanın nerdeyse en zor sınavı olan TUS’a giriyorsunuz, kazanırsanız en az 4 sene daha okuyorsunuz. Ondan sonra örneğin ‘ben kardiyalog oldum’ diyorsunuz. 6 artı 4 toplam 10 senenin sonunda uzmanlaşmış kabul ediliyorsunuz ve belli haklara sahip oluyorsunuz. Türkiye’de inşaat mühendisliğinde ya da öbür mühendisliklerde de böyle bir yaklaşım yok maalesef. Bunun düşünülmesi gerekiyor.

“Türkiye’deki deprem mevzuatları yeterli”

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından deprem bölgesinde 6 ilde incelemeler yaptıklarını dile getiren Canbay, şöyle konuştu:

Türkiye’deki deprem mevzuatları yeterli. Buradaki anahtar kelime, eğitimli, yetkin mühendise ihtiyacın bulunması. Bunun için 4 senelik mühendislik eğitimi yetmiyor. Tüm detayları 4 senede mühendis adaylarına öğretmemiz mümkün olmuyor.

“Bir doktor 6 yıl eğitimden sonra pratisyen olabiliyor”

Tıp eğitimini örnek gösteren Canbay, bir doktorun yetişmesi için gereken 6 sene sonunda sadece pratisyen hekim olunabildiğini belirterek, şöyle devam etti:

Pratisyen hekim, her ilacı yazamıyor, ameliyat yapamıyor ama bir inşaat mühendisi 4 sene okuduktan sonra istediği her şeyi yapabiliyor. İnşaat mühendisi, mezuniyet belgesini aldığı günün ertesi günü, isterse Türkiye’nin en yüksek binasının, isterse en büyük barajının altına imzasını atar. Bütün dünyada, inşaat mühendisliğinde mezun olduğunuz zaman hiçbir imza yetkiniz olmaz. Zamanla tecrübeyle ve belli sınavlara girerek imza yetkilerini kazanırsınız. Türkiye’de yetkin mühendislik sisteminin hayata geçmesi için İnşaat Mühendisleri Odası ile beraber çok uğraşıyoruz. Ama maalesef bir şekilde hep geri döndü. ‘Ellerindeki diplomayı göstererek bu kazanılmış bir haktır’ dendi. Elbette kazanılmış bir hak. Biz 4 sene sonrasında, inşaat mühendisi olmasınlar demiyoruz ki… Ancak belli yükümlülükleri, belli sorumlulukları alabilmek için bunları yapabilme kabiliyetine sahip olduklarını göstermeleri gerekiyor.

Yeni mezunlar büro açarsa

Prof. Dr. Canbay, yetkin inşaat mühendisliği sistemi için önerilerini şu şekilde anlattı:

Yeni mezun inşaat mühendisine ‘Hiçbir şey yapma.’ demiyoruz elbette. Zaten yeni mezun olmuş bir mühendis eğer ofiste çalışacaksa yine çalışmaya devam ediyor. Ama üzerinde daha tecrübeli başka mühendisler oluyor, zaten imzayı genelde onlar atıyor. Bu arada hesaplama, modelleme, analiz yapıyorlar, o arada işi öğreniyorlar. Yani bir tecrübe ediniyorlar, mühendislik önsezisi kazanıyorlar. Zaten gerçekte olan da bu. Esasında bu sistem bir şekilde var ama yeni mezun isterse birinin yanında çalışmadan bürosunu açıp kendi kendine ‘Her hesabı yapıyorum.’ diyebilir. Oysa bunu diyememesi gerekir. Deprem ayrı bir konu. Bizden 4 seneden mezun olan mühendis adayı hiç deprem dersi almıyor değil. İsterse birkaç dersi almış oluyor ama bunun yüksek lisansını yapmalı. Bu önemli. ‘Ben deprem üzerine çalışacağım.’ diyorsa depremle ilgili konuların dersini alsın ve ondan sonra uzmanlaşsın. Çünkü bu alanda çok konu var. Yani hem hesap hem imalat, yapım tarafı var.

“Kimse kontrol edemez bu çıktıları”

İnşaat mühendisliğinde, hesaplama tarafında da eksikler bulunduğunu dile getiren Canbay, şöyle konuştu:

Bilgisayar programlarının kölesi olmamak gerekiyor. Tamam bilgisayar programları gerekli çünkü günümüzde bilgisayarsız hesap yapmak mümkün değil. Analiz sonunda bilgisayar bir kontrol listesi çıkarıyor. Bilgisayarda yapılan modelleme gerçek bina değil, sadece bir yol gösterici. Ne kadar doğru modellerseniz gerçeğe yakın, yol gösterici sonuç alırsınız. Maalesef şu anda bir hayali bina modellenip kontrol listesinde her şeye ‘tamam’ dedirtme oyunu oynanıyor. Sonra binlerce sayfa çıktı alınıp rapor diye sunuluyor. Kaldı ki kimse kontrol edemez bu çıktıları. Denetim firmaları da sadece bu kontrol listesindeki ‘tamam’lara bakarak onay veriyorlar. Bu yaklaşım doğru değil, çok yanlış.

“Bilgisayara veri giren teknikere dönüştü inşaat mühendislerimiz”

Bilgisayar programlarının birçok limitleri, kabulleri ve kısıtları olduğuna dikkati çeken Canbay, şunları kaydetti:

Bunların farkında olup gerçek yapıyı doğru modellemeliyiz. Şu anda öyle yapılmıyor. Bilgisayara veri giren teknikere dönüştü inşaat mühendislerimiz. Böyle olmamalı. Onun için iyi bir eğitim alıp, mühendislik önsezisi ve kazanılan tecrübeyle deprem geldiğinde kuvvetlerin binada nasıl akacağını nasıl doğru dağıtılacağını görüp hesaplardan ne çıkacağı öngörülebilmeli. Bilgisayar, sadece buna yardımcı olmalı. Şimdi tam tersi. Maalesef mühendislerimiz, bilgisayara veri giren teknikerlere dönüştü. Hesap sonucu neyse tümüyle doğru kabul ediliyor, bir mühendislik süzgecinden geçirilmiyor. Tehlikeli ve hatalı bir yaklaşım bu.

Kaynak