DHA

11 ili etkileyen Kahramanmaraş depremlerde en çok yıkımın olduğu illerden biri de Hatay idi.

Depremde ağır hasar alan Hatay’ın Antakya ilçesinde özellikle otogardaki yoğun mesai hız kesmeden sürüyor.

Gün içinde birçok vatandaş kente giriş-çıkış yaparken depremin bazı bölümlerini yıktığı otogar kapılarını kapatmadı.

Masa kurup bilet satıyorlar

Birçok otobüs firmasının bilet sattıkları ofisleri yıkılmasına rağmen otogar köşelerine koyulan masalarda satış işlemleri sürüyor.

Firma çalışanları, otobüs sürücüleri, muavinler yolcuları mağdur etmemek adına işlerinin başında durmaya devam edeceklerini söyledi.

“Yazıhanemiz yıkılsa da masa kurup devam ediyoruz”

Bir otobüs firmasında banko görevlisi olarak çalışan Cansu Az (25), zorlu şartlara dayanmakta güçlük çektiğini belirtti. Çalışırken çok üşüdüğünü söyleyen Az, şu ifadeleri kullandı:

Tek kız olarak ben çalışıyorum. Erkeklere nazaran daha çok üşüyorum. Soba yanıyor ama donuyorum. Etrafımız enkaz altında kalmış. Belediye en azından konteyner getirebilseydi bu kadar üşümezdik. Bazı firmalar için konteyner var. Kim gönderdi, kendileri mi aldı bilmiyoruz. Her şeye rağmen biletleri kesmeye devam ediyoruz. Yolcuları mağdur etmemeye çalışıyoruz. Yazıhanemiz yıkılsa da masa kurup devam ediyoruz.

“Herkes bir yere dağıldı”

Depremde Antakya’daki iş yeri yıkılan ve çocuklarını İzmir’e götüren 33 yaşındaki Tuğba Albayrak ise “Çekirdek ailem iyi ama çok yakınımızı kaybettik. Çocuklarımı İzmir’e bırakıp geri gelmiştim. Şimdi geri dönüyorum. Antakya’da çok az kişi kaldı. Herkes bir yere dağılmış durumda. Sevdiklerimizin çoğu öldü. Gerisi ise başka şehirler gitti. Geleceğe dair umudumuz var. Antakya’mızı yeniden yapacağız. Onun için çabalıyoruz” diye konuştu.

Şehirler arası otobüs şoförü Murat Oral ise otogarın büyük hasar almasına rağmen hizmet vermeye devam ettiğini söyleyerek yolcuları mağdur etmeyeceklerini kaydetti.

AA

Türk Savunma Sanayii’nin filosu genişliyor, yeni füzeler geliyor.

TÜBİTAK SAGE, Kuzgun projesi kapsamında; katı yakıtlı,
turbojet motorlu ve serbest süzülen konfigürasyonlarında üç farklı füze geliştiriyor.

Harp başlığı seçenekleri var

F-16, MMU, HÜRJET, HÜRKUŞ ve çeşitli SİHA platformlardan
atılabilen Kuzgun mühimmatı, 100 kilogramdan düşük bir ağırlığa sahip.

Kuzgun mühimmatında parçacıklı, delici, termobarik ve genel
maksat gibi çeşitli harp başlığı seçenekleri bulunuyor.

Lazer arayıcı, görüntüleyici kızılötesi arayıcı, radar
arayıcı, HOJ, mmW radar, veri bağı, ANS ve KKS gibi arayıcı başlık ile
navigasyon özellikleri de seçenekler arasında…

Hava, kara ve deniz platformlarında kullanılabilecek

Kuzgun ailesi Milli Muharip Uçak, F-35, F-4E/2020, F-16 ve
S/İHA gibi hava platformlarının yanı sıra, kara ve deniz platformlarından da
kullanılabilecek müşterek bir yapıya kavuşacak.

Kuzgun ailesi; yayılı hedefler, sabit hava savunma unsurları,
endüstriyel tesisler, binalar, gömülü/korunaklı hedefler, mağaralar ve
hareketli hedeflerin tamamında seçilebilir harp başlığı ve arayıcısı ile çözüm
olarak sunulacak.

AA

Macaristan Cumhurbaşkanı Katalin Novak temaslarda bulunmak üzere Türkiye’de

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın davetiyle Ankara’ya gelen Novak, ilk olarak Anıtkabir’i ziyaret etti.

Anıtkabir ziyareti sonrası Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne gelen Novak Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmi törenle karşılandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ikili görüşme ve ortak basın toplantısının ardından konuğunu resmi akşam yemeğinde ağırlayacak.

Ayrıntılar geliyor…

İHA

Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde ikamet eden dede Galip Gül, 2006 yılında Elbistan İlçe Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Müdürlüğüne giderek, kimliğini değiştirdi.

Ancak iddiaya göre, o dönem görevliler evrakları üzerinde usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle Galip Gül ve aile üyelerinin kimlikleri başta olmak üzere tüm resmi evraklarına el koydu.

36 aile üyesi kimliksiz kaldı

Galip Gül ile 36 kişilik aile üyeleri o dönemden sonra kimliksiz yaşamaya başladı. Aile üyeleri daha sora farklı memleketlere göç ederek ayrıldı.

İki kız kardeş Fatma ve Melek Gül’de çocuklarını yanlarına alarak önce Eskişehir’e ardından Afyonkarahisar’a yerleşti.

Gül ailesi yaklaşık 6 aydır Afyonkarahisar kent merkezinde yaşıyor.

Kimliksizlik problemlerinin yıllardır devam ettiğini ifade eden Fatma Gül ve kardeşi Melek Gül, kimliksiz hayatlarının öyküsünü anlattı.

Fatma Gül, sülalesinde 36, aynı evde kalan aile üyelerinden ise 8 kişinin kimliğinin olmadığını ifade etti.

“Çok büyük zorluklar yaşadık”

Gül, şunları söyledi:

Benimle birlikte 8 kişinin kimliği yok. Yıllar önce babam göçer olduğu ve dağlarda gezip çobanlık yaptığı için sabit adresi olmadığından babamı kütükten silmişler. Ben daha doğrusu biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız ve aslımız Osmaniye’nin Düziçi Böcekli beldesindeniz. Kimliksiz olarak bu zamana kadar büyük zorluklar yaşadık. Ben kendim hurda topluyorum, eşim cezaevinde ve 8 çocuğum var. Öyle geçiniyorum ve komşuların yardımı, desteği ile geçimimi sağlıyorum.

“Kimlik başvurusu yaptım, vatansız kimliği verdiler”

3 çocuğu olduğunu ve onlarında kendisi gibi kimliklerinin olmadığını söyleyen Melek Gül ise şunları söyledi:

Bir küçük kızım okuyor, o da öğretmen ve müdüre yaptığımız ısrarlarla okula gidebiliyor. Diğer kızımla oğlum okula gidemedi. Gerçi kızım okusa da boş çünkü herhangi bir meslek sahibi olamayacak. Devlet tarafından hiçbir gelirimiz yok. Sadece biz karton topluyor satıyoruz, bazen de kızım okuldan geliyor ve birlikte çorap satıyoruz. Yaşamamız çok zor. Kimlik almak için başvuruda bulundum ve bana vatansız kimliği verdiler. O da zaten hiçbir işe yaramıyor. Ama onunla da adres, elektrik, su ve doğalgazı üzerimize alamıyoruz. Devletten yardım alamıyoruz. Hastaneye gittiğim zaman bizim kimliğimiz geçersiz olduğu için hastaneden paralı hizmet alıyoruz.

“Beni işe almıyorlar”

Aile üyelerinden Bulut Gül de kimliksiz olduğu için askere gidemediğini ve bir iş bulup çalışmadığını dile getirerek, şu ifadeleri kullandı:

Bir işe giremiyorum. Çok iş yerine başvurdum ama kimliksiz olduğum için beni işe almıyorlar. Bende kağıt topluyorum, simit ve çorap satıyorum. Kimlik için başka şehirlerde başvuruda bulundum ama kimse ilgilenmedi. Vatansız kimlik verdiler, onun da süresi bitti ve geriye aldılar.

Gül ailesi İçişleri Bakanlığı tarafından kendilerine verilen ‘Haymatlos’ yani herhangi bir nedenle uyrukluğunu yitirmiş, hiçbir devletin yurttaşı olmayan, yurdu olmayan, yurtsuz kimliği ile yaşamlarını devam ettirmeye çalışıyor.

8 Şubat 1970 yılında Ankara’da dünyaya gelen Cüneyt Özdemir, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin Radyo,
Televizyon ve Sinema Bölümü’nden mezun oldu.

Özdemir, 1992’de muhabir olarak çalışmaya başladığı Mehmet Ali
Birand’ın sunuculuğunu ve yapımcılığını yaptığı 32. Gün haber programında 8
yıl boyunca genel yayın yönetmenliği dahil çeşitli görevlerde yer aldı.

Günümüzün önemli ve tanınmış gazetecileri arasında yer alan Özdemir, birçok tarihi olaya da tanıklık etti.

Şu sıralar Youtube üzerinden siyaset dahil olmak üzere birçok alanda yayınlar yapan Cüneyt Özdemir, geniş kitleler tarafından takip ediliyor.

Sosyal medyayı aktif kullanan Cüneyt Özdemir, bu sayede genç kuşağın da tanıdığı biri haline geldi.

Sık sık gündeme gelen Özdemir, şimdi ise eşiyle gündem oldu ve herkesi şaşırtmayı başardı.

İşte Cüneyt Özdemir’in eşi

Gülşen Bubikoğlu ve Türker İnanoğlu’nun kızları Zeynep
İnanoğlu, ünlü gazeteci Cüneyt Özdemir ile evli.

3 Şubat 2011 tarihinde evlenen çiftin Ali Mavi isminde
oğulları var. Cüneyt Özdemir, Yeşilçam’ın gözdesi Gülşen Bubikoğlu’nun damadı..

Zeynep İnanoğlu hakkında

1995 yılında Koç Lisesi’ni birincilikle bitiren Zeynep
İnanoğlu, ABD’de Harvard Üniversitesi Elektrik, Bilgisayar ve Sistem
Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu.

1999 yılında Elektrik Elektronik Mühendisi
olarak mezun olan İnanoğlu, MIT Media Lab, Speech & Mobility Group’ta araştırma
görevlisi olarak görev aldı.

Bununla kalmayan Zeynep İnanoğlu, ABDWashington kentindeki Microstrategy Inc. adlı
bilgisayar teknolojileri üreten bir şirkette 3 sene çalıştı.

Ardından
İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’nde 2002 – 2003 yıllarında yüksek lisansını
yaptı.

2003 – 2004 yıllarında ise konuşma arayüzü grubu, araştırma
görevlisi olarak çalıştı. 2004 – 2007 yıllarında doktorasını yaparak, mezun oldu.

Doktorasını yapay zeka kapsamına giren ses sentezleme ve
makine öğrenimi üzerine yaptı. Doktorasını “Seslerin farklı duygulara
dönüştürülmesi” ile ilgili hazırlayan İnanoğlu’nun, 250 sayfalık doktora
tezi, 20-30 sayfalık bir makale halinde, teknoloji dünyasının prestijli
yayınlarından Speech Communication (Sesle İletişim) dergisinde 2010 yılında
yayınladı.

İnanoğlu, 2007 yılında İngiltere’deki kuruluş halindeki
Phonetic Arts’ta ortak ve mühendis olarak çalışmaya başladı.

AA

Çorum’da gece saatlerinde yağmur şeklinde başlayan yağış, sabah saatlerinde kara dönüştü.

Hafif şiddette etkili olan kar yağışının bugün ve yarın aralıklarla devam etmesi bekleniyor.

Samsun-Ankara kara yolunun Çorum sınırları içinde kalan bölümünde trafikte aksama yaşanmaması için trafik ve Karayolları ekipleri tedbir aldı.

Eğitime ara verildi

Sungurlu Kaymakamlığı, olumsuz hava koşulları nedeniyle ilçe genelindeki taşımalı eğitime bugün öğleden sonra ara verildiğini duyurdu.

Hititlerin başkenti Hattuşa’ya ev sahipliği yapan Çorum’un Boğazkale ilçesinde de kar yağışı etkili oldu.

Tarihi ören yeri beyaza büründü

Kar yağışı nedeniyle ilçedeki binlerce yıllık geçmişe sahip Hattuşa Ören Yeri de beyaza büründü.

Ören yerinin simge eserleri Boğazköy Sfenksleri ve Aslanlı Kapı, kar yağışıyla birlikte güzel görüntüler oluşturdu.

ensonhaber.com

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi şehir merkezinde 15 Temmuz Demokrasi Meydanı, Bosna Hersek Parkı, Karataş, Düztepe Çamlık Parkı ve Talat Özkarslı Spor Salonu önünde olmak üzere 5 noktada iftar çadırı kurdu.

Büyükşehir’in kurduğu çadırlarda gerek manevi iklimi yaşamak gerekse de ihtiyaçları doğrultusunda Gazi şehirliler iftarlarını yapabiliyor.

“5 noktaya iftar çadırlarımızı kurduk”

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Abdullah Aksoy, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi olarak geleneksel hale getirilen Ramazan çadırlarında bu ayın manevi iklimi yaşamak isteyen vatandaşları ağırladıklarını belirterek, “Başkanımız Fatma Şahin’in talimatıyla şehir merkezimizde her vatandaşımızın ulaşabileceği 5 noktaya iftar çadırlarımızı kurduk. Bu manevi iklimi kurulan Ramazan çadırlarımızda yaşamak isteyen vatandaşlarımız, belirlenen noktalarda iftarlarını açabilirler” dedi.

Yüzyılın felaketi diye tabir edilen bir doğal afette Gaziantep’te Nurdağı ve İslahiye’nin çok zarar gördüğünü ifade eden Dr. Aksoy, “Bu ilçelerde farklı yerlerde yine iftar yemeklerimizi veriyoruz. Şehir merkezinde de bu yıl 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda, Bosna Hersek Parkı içinde, Karataş’ta, Düztepe Çamlık Parkı içinde ve Talat Özkarslı Spor Salonu önünde kurulan çadırlarda Gazi şehirliler iftarlarını yapabilecek” diye konuştu.

Günlük yaklaşık 15 bin kişi iftar çadırlarında ağırlanıyor

Aksoy, Bugüne kadar günlük yaklaşık 15 bin kişiyi iftar çadırlarında ağırladıklarını dile getirerek, “Bu sayı sadece merkezdeki noktaları kapsıyor. Nurdağı ve İslahiye’de bu sayılar tabi daha fazla. Bu ilçelerimizde afetzedelerimize yönelik çalışmalar, birçok kurum ve kuruluşun iş birliğiyle yürütülüyor. Birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde ‘Halil İbrahim Sofrası’ ile bir araya gelerek maneviyat duygumuzu güçlendiriyoruz.” ifadesini kullandı.

Kırsal mahallelerde geleneksel sokak iftarları

Her ramazanda olduğu gibi bu ramazan ayında da kentin bütün ilçelerine de iftar çadırlarını zaman zaman günü birlik kuracaklarını anlatan Aksoy, sözlerini şöyle tamamladı:

“Şehir merkezinde de ayrı ayrı kırsal mahallelerimizde gün gün geleneksel sokak iftarlarını açıyoruz. Mahalleli bu iftar çadırlarımızda gerek maneviyatı yaşamak gerekse de ihtiyaçları doğrultusunda iftarlarını açıyorlar.”

2019 yılında vizyona giren Cep Herkülü Naim Süleymanoğlu
filmi bu akşam TRT 1 ekranlarında izleyici ile buluşacak.

Başrollerinde Hayat Van Eck ve Yetkin Dikinciler’in yer
aldığı filmin yönetmenliğini Özer Feyzioğlu üstlendi. Senaryosunu ise Barış
Pirhasan kaleme aldı.

Çıktığı ilk andan itibaren büyük ilgi gören Cep Herkülü:
Naim Süleymanoğlu, dünya spor tarihine adını altın harflerle yazdıran ve önemli
rekorlar kıran milli haltercimiz Naim Süleymanoğlu’nun hayatını konu alıyor.

Filmi heyecanla bekleyen seyirciler, Naim Süleymanoğlu’nun
kaç yaşında ve neden öldüğünü merak ediyor. İşte Naim Süleymanoğlu’nun ölüm
sebebi ve kırdığı rekorlar…

Naim Süleymanoğlu neden ve kaç yaşında öldü?

Siroza bağlı karaciğer yetmezliği bulunan Naim Süleymanoğlu,
karaciğer nakli olmasına rağmen ameliyat sonrası oluşan beyin kanaması
sebebiyle yoğun bakıma alındı.

Uzun süre yoğun bakımda tedavi gören Süleymanoğlu, 18 Kasım
2017’de hayatını kaybetti. 19 Kasım’da ise Edirnekapı Şehitliği’ne defnedildi.

Naim Süleymanoğlu kırdığı rekorlar

1,47 cm boyu olması sebebiyle “cep herkülü” olarak adını
tarihe yazdıran Naim Süleymanoğlu, kısa boyuna rağmen kendi ağırlığının 3
katını kaldırarak tarihe geçti ve sayısız rekor kırdı.

Gençlerde 13, büyüklerde 50 olmak üzere toplamda 63 rekorun
sahibi olan Süleymanoğlu büyük başarılara imza attı.

Koparma kategorisinde 152,5 kilo rekoru bulunan Naim
Süleymanoğlu, silkme kategorisinde ise 190 kilo rekora sahip.

Naim Süleymanoğlu kimdir?

Onlarca rekor ve madalyaya sahip olan, 9 yaşından itibaren
kendini spora adayan Naim Süleymanoğlu, dünyanın unutulmaz isimlerinden biri
oldu.

1992 Barselona Olimpiyatları’nda rakiplerine karşı ezici bir
üstünlük sağladı ve altın madalya kazandı. Aynı yıl Uluslararası Halter Basın
Komisyonu tarafından “Dünyanın En İyi Sporcusu” seçildi.

1996 Atlanta Olimpiyatları’nda 64 kiloda 4 dünya rekoru
kırarak 3. kez olimpiyatlarda madalya kazanarak tarihe geçti.

Başarıları sonrasında Time Dergisi’ne kapak olan ve
Birleşmiş Milletler’de konuşma yapan Naim Süleymanoğlu Bulgaristan Türklerine
yapılan zulmü dünyaya anlattı. Bu paylaşım sonrasında büyük baskı altında kalan
Bulgaristan, Türkiye’ye göç etmek isteyen Türklere sınır kapılarını açmak
zorunda kaldı.

Bu olay sonrası Naim Süleymanoğlu Bulgaristan Türklerinin
milli kahramanı olarak anılmaya başlandı.

İHA

Adıyaman Malazgirt Mahallesinde bulunan Malazgirt Camii’nin 2 minaresi, 6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerde hasar gördü.

Hasar gören minareler özel bir firma tarafından iş makinesiyle yıkılmak istendi.

Firma, minareyi devirme yöntemi ile yıkmak istedi.

Hesaplamaları yapan firma yetkilileri, polisin geniş güvenlik önlemi altında minareyi yıkmak için çalışma başlattı.

Minarenin alt kısmında iş makinesiyle bir delik açıldıktan sonra, iş makinesiyle itildi.

Sokağa düşmesi planlandı

Sokağa düşmesi planlanan minare yüzde 10’luk sapma nedeniyle evin üzerine düştü. Minarenin uç kısmının isabet ettiği evde kimsenin olmaması yaşanabilecek can kaybını önledi.

Büyük bir gürültüyle düşen minare evin oturma odasının çatısı ve duvarı parçaladı. Mahalle sakinleri minarenin tek parça halinde, bu yöntem ile yıkılmasına tepki gösterdi.

Vatandaşlar minarenin üst kısmından başlayarak parça parça yıkılması gerektiğini ve diğer minarenin aynı yöntem ile yıkılmasına izin vermeyeceklerini ifade etti.

“Vatandaş mağdur olmasın”

Depremde hasar gören Malazgirt Camii’nin minarelerinin yıkılması gerektiğini ancak bu yöntemle yıkmanın vatandaşları tedirgin ettiğini belirten Malazgirt Mahalle Muhtarı Şeyho Yılmaz, şunları söyledi:

Depremde zarar gören 2 minaremizin bir tanesini düşürdüler. Düşünce eve de zarar verdi. İkincisini bu şekilde düşürmelerine müsaade etmeyeceğiz. Vatandaş mağdur olmasın. Minareyi iki parça halinde yıksınlar.

DHA

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 27 Mart-2 Nisan tarihleri arasında kutlanan Kütüphane Haftası nedeniyle düzenlediği etkinlikte, tarihçi İlber Ortaylı öğrencilerle bir araya geldi.

Ortaylı, adının verildiği Vefa Lisesi Kütüphanesi’nde buluştuğu gençlere, eğitim ve yaşam alışkanlıkları konusunda önerilerde bulundu.

Ortaylı, eğitimin ticarileştiği eleştirisinde bulundu.

“İlan veren okullar türedi”

Ortaylı, “Eğitim ticarete döndü, ilan veren liseler türedi. Her ilan veren okula inanmayın, başarı oranları yüzde 20’den fazla değildir.” dedi.

“Eğitim enstitüleri kapatıldı; düpedüz cehaletten”

Eğitimin uzaktan yapılmasını yanlış bulduğunu belirten Ortaylı şöyle konuştu:

Maalesef eski edebiyatımızı size öğretecek bir kültürümüz kalmadı. Yani eğitim enstitüleri kapatıldı. Kapatılması kötü niyetli olmadı. Şuurlu bir şeyden daha kötü. Düpedüz cehaletten. Meslektaşlarıma da yönelik bir şey. Bilmek zorundasınız ve öğretmek zorundasınız.

“Dershanelerin başarı derecesi yüzde 20’lerde”

Eğitim kurumlarının ticarileştiğini kaydeden İlber Ortaylı, “Her ilana inanmayın. Dershanelerin başarı derecesi yüzde 20’lerdedir, yüzde 30 bile değildir.” dedi.

“Şırnak’ta kim okur üniversiteyi?”

Soruları da yanıtlayan Ortaylı, Anadolu’daki üniversiteler hakkında şöyle konuştu:

Fakat bazı üniversiteleri açmasak iyi olurdu. Şırnak’ta üniversite olmaz; burada okunur. Bu çok açık bir şey. Şırnak’ta kim okur üniversiteyi? Kim ders yapar orada? Burada çocuk büyükşehirde okuyacak, büyükşehri görecek. Oraya gidip üniversite açmakla mı olur bu iş? Bunu dediğimde çok kızmışlardı.