Ekipler yaptıkları denetimler kapsamında ‘araç kiralama’ bahanesiyle kapora alarak ve ‘evde paketleme’ adı altındapara isteyerek birçok kişiyi dolandırdığını tespit ett. Gözaltına alınan 4 şüpheliden 1’i tutuklandı, diğerlerine ev hapsi cezası verildi.
DHA
Dolandırıcılar farklı hikayelerle vatandaşları ağlarına düşürmeye devam ediyor.
Bu sefer Mersin’de bir yeni olay yaşandı.
İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri, bir bankanın, dolandırıcılık olaylarından elde edildiği düşünülen para trafiği ihbarıyla harekete geçti.
Şüpheli gözaltına alındı
Bankada para çekmeye çalışan hesap sahibi M.Z.C. polis tarafından gözaltına alındı.
Banka hesabı bloke edildi
Hesapla ilgili inceleme yapan polis, araç kiralama bahanesiyle kapora alarak ve evde paketleme adı altında iş bulma vaadiyle birçok kez para aktarıldığını tespit etti.
Hesaptaki 87 bin 500 lira bloke edildi.
3 kişi daha gözaltına alındı
Şüpheli M.Z.C. ile bankaya geldiği belirlenen M.M.D., S.M. ve C.A. da yakalandı.
Adliyeye sevk edilen şüphelilerden, dolandırıcılık olaylarını organize ettiği tespit edilen C.A. tutuklandı, diğer 3 kişi ise ev hapsi cezası aldı.
Rafineri görevlilerini taşıyan araç hedef alındı. Petrol ve Enerji Bakanı Tuma, “ABD petrolü halktan kesmek istiyor” dedi.
AA
Suriye’nin doğusundaki Deyrizor’da roketli saldırı düzenlendi.
Saldırı, el Teym Petrol sahasında düzenlendi. Hedefte, Esad yönetimine bağlı görevlilerin taşıyan minibüs vardı.
10 ölü, 2 yaralı
Mesrab çölü bölgesinde rafineri görevlilerini taşıyan araç, kimliği henüz belirlenemeyen kişiler tarafından hedef alındı.
Saldırıda, petrol sahasında çalışan 10 kişi öldü, 2 kişi yaralandı. Saldırıyı henüz üstelenen olmadı.
“ABD petrolü halktan kesmek istiyor”
Esad’a bağlı Petrol ve Enerji Bakanı Bessam Tuma ise Ahbariyye kanalına yaptığı açıklamada şöyle dedi:
ABD, piyonları ve terörist grupları üzerinden hazırda kalan petrolü halktan kesmek istiyor. Dolayısıyla bu saldırıyı gerçekleştirdiler.
DEAŞ’ın saldırısı
Suriye’nin doğusunda petrol rafineri çalışanları daha önce DEAŞ tarafından aralık 2021’de hedef alınmış, 10 kişi ölmüştü.
DEAŞ, Deyrizor, Humus ve Rakka illerinde zaman zaman Esad ve İran destekli terörist grupları “vur-kaç” taktiğiyle hedef alıyor.
Rakka ve Deyrizor’daki kalelerini kaybeden terör örgütü DEAŞ, halihazırda Suriye’de sadece Humus’un doğusu ve Deyrizor’un batısındaki çöl bölgesinde dağınık biçimde konuşlu bulunuyor.
Bugün akşam oynanacak maçların programı hakkında arama motorlarında aramalar hız kazandı.
Euroleague’de 33. hafta heyecanı bugün oynanacak 6 maç ile devam edecek. Temsilcilerimiz Fenerbahçe Beko ve Anadolu Efes’in karşı karşıya geleceği akşam büyük heyecana sahne olacak.
Fenerbahçe Beko, Euroleague’de oynadığı 32 maçta 18 galibiyet ve 14 mağlubiyet aldı. Fenerbahçe Beko 18 takımın yer aldığı Euroleague’de 7. sırada bulunuyor.
Anadolu Efes ise oynadığı 32 maçta 16 galibiyet 16 mağlubiyet alarak 10. sırada yer alıyor.
Peki Euroleague’de bugün hangi maçlar oynanacak? İşte Euroleague’de 33. haftanın maç programı..
14 Mayıs’ta yapılacak olan Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi kapsamında yurt dışına kayıtlı seçmenlerin oy kullanabilmeleri için İstanbul Havalimanı’nda hazırlıklar başladı.
İHA
Türkiye 14 Mayıs seçimlerine hazırlanıyor.
Yurt dışında kayıtlı Türk vatandaşların İstanbul Havalimanı’nda oy vermesi için hazırlıklar başlatıldı.
Dış hatlar terminali gelen ve giden yolcu katlarında sandıkların kurulacağı alanlar belirlendi. Seçmenler, 6’sı geliş, 6’sı gidiş katı olmak üzere toplam 12 sandıkta 27 Nisan saat 08.00’dan itibaren oy kullanabilecek.
“Hali hazırda 12 sandık planlanıyor”
İstanbul Havalimanı Mülki İdare Amiri İlker Haktankaçmaz yaptığı açıklamada, ‘’Bugün Yüksek Seçim Kurulu’ndan gelen heyetimizle beraber havalimanımızdaki hazırlıkları yerinde inceledik. Yurt dışına kayıtlı seçmenlerimiz oy kullanacak. Hali hazırda 12 sandık planlanıyor.
Yurt dışında kullanılan oyların İstanbul Havalimanı üzerinden aktarılması ile ilgili planlamalar var. Bu işler ağırlıklı olarak İstanbul Havalimanı üzerinden döndürülecek. Hazırlıklarımız tamam. Son öngörümüz ülkemiz için milletimiz için hayırlı olan sonuç neyse onu da hep birlikte bekleyeceğiz’’ ifadelerini kullandı.
“6’sı gelen 6’sı ise giden katında”
Havalimanında kurulacak sandıklar hakkında da bilgi veren Haktankaçmaz, “Yüksek Seçim Kurulu’nun aldığı karara göre 27 Nisan sabah itibariyle oy verme işlemine başlanacak. Oy verme işlemi bittiği güne kadar da devam edecek. 6’sı gelen 6’sı ise giden katında olmak üzere toplam 12 sandık kurulacak.
Seçimler bittikten sonra oy sayımları da burada yapılacak. Tabii ki seçim hakimlerinin gözetiminde ve onların başkanlığında heyetle bu işler yapılacak. Biz idari olarak o işlemlerin dışındayız. Biz sadece seçim güvenliğinin sağlanmasıyla sorumlu olacağız” ifadelerini kullandı.
Yurt dışından gelecek oy torbaları 7 kilitli odada saklanacak
YSK heyeti, oy torbalarının saklanacağı odaları da ziyaret etti. Ayrıca yurt dışında kurulacak sandıklarda kullanılacak ve Türkiye’ye getirilecek oyların İstanbul Havalimanı’nda muhafaza edileceği özel odanın kapısının güçlendirilmiş çelikten ve 7 kilitten olması dikkat çekti.
Samsung, iPad ve MacBook’lar için OLED ekran üretimine 3.1 milyar dolar yatırım yapacağını duyurdu.
ensonhaber.com
Samsung Electronics, bünyesinde yer alan Samsung Display bölümü, OLED ekranlar konusunda oldukça büyük bir deneyime sahip.
Bu nedenle Apple gibi bazı şirketler, ürünlerinde kullandıkları OLED ekranlar için Samsung’un kapısını çalıyor.
Samsung’dan dev yatırım
Güney Kore’nin Asan kentinde kullanılması planlanan kaynak, üretimin genişletilmesi ve artan talebin karşılanmasına yardımcı olacak.
Samsung Display’in, yeni MacBook ve iPad serisi cihazlar için ekran üretmek üzere büyük ölçekli bir sözleşme imzalandığına dair söylentiler var, ancak şimdilik resmi bir açıklama yapılmadı.
Samsung’un bir diğer rakibi LG, şu anda tam kapasitede üretim yaptığı için yeni sipariş alamıyor.
Atatürk Sanatoryum Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları doktoru ve sekreteri, hasta yakını tarafından darbedildi. HEKİMSEN üyeleri, olayı hastane önünde protesto etti.
DHA
Ankara’nın Keçiören ilçesindeki Atatürk Sanatoryum Eğitim ve
Araştırma Hastanesi’nde Dr. Çağlar Ertuğrul ve sekreteri Zeynep Ekin Kaya, 3
Nisan’da bir hastanın sonucuna baktığı sırada, bekleyen başka bir hastanın
yakını S.K.’nin yumruklu saldırısına uğradı.
Doktor ve sekreteri, hafif yaralandı.
Gözaltına alındı
‘Beyaz kod’ ile olayın polise bildirilmesinin ardından S.K.,
gelen ekip tarafından gözaltına alındı.
HEKİMSEN üyesi yaklaşık 100 kişi, hastane önünde bir araya
gelerek olayı protesto etti.
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddete tepki gösteren grup
adına açıklamayı sendika üyesi Dr. Harun Kamanlı yaptı.
“Mesleğimizi onur ve şerefimizle yerine getiremiyoruz”
Son zamanlarda sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin
arttığını vurgulayan Kamanlı, şunları söyledi:
2 gün önce şahsen benim ve diğer arkadaşlarımın çok sevdiği ve takdir ettiği doktorumuz ve beraberinde bir sekreterimize, öğlen saatlerinde sözde kendini güvende hissettiği iş yerinde, çalışma arkadaşlarının gözlerinin önünde utanç verici şekilde hasta yakınları tarafından önce sözlü saldırıda bulunulmuştur. Yetmeyince fiziksel olarak darbedilmişlerdir. Yasal süreç dünden itibaren gerek bağlı bulunduğumuz sendikalar ve gerekse kolluk kuvvetlerince başlatılmıştır. Biz artık bu şiddet saldırı sarmalında mesleğimizi onur ve şerefimizde yerine getiremez haldeyiz. Hasta ve hasta yakınları tarafından sonu gelmez, zamanlaması çoğu zaman yanlış, bazen mantık dışı istek ve yönlendirmelerinden sözlü taciz ve fiziksel saldırılarından yorulduk.
Alkışlı protesto
Ardından 2 dakika boyunca alkış tutan grup, polikliniğin
önüne kadar yürüdükten sonra eylemi sona erdirdi.
Çağlar Ertuğrul da bu tarz olayların yaşanmasının diğer
hastalara da olumsuz yansıdığını belirterek, şöyle konuştu:
“Bu tarz
olaylar hevesimizi kırıyor”
2 gün önce hastanede bir hastamın sonuçlarını değerlendirirken diğer hastanın yakını birden yükseldi. Ben de ortamı sakinleştirmek, onları odadan çıkarmak istedim. Ardından dışarıda bağırışlar devam etti. ‘Dangalak konuşuyor’ gibi bir ifade kullandılar. Ben de ‘kime diyorsun’ diye sorunca, suratıma yumruk yedim. Sekreter hanım da dolayısıyla arada kaldığı için yere düştü. Şüphelilere dair şikayette bulunduk. Sürecin takipçisi olacağız. Bizler insanların sorunlarına yardımcı oluyoruz; ama bu tarz olaylar hevesimizi kırıyor.
Giresunspor, 2021-2022 sezonunda kadroda bulunan Joseph William Champness ile alacakları konusunda anlaşmaya vardı.
AA
Süper Lig ekiplerinden Giresunspor’da, Yeni Zelandalı oyuncu Joseph William Champness’ın alacaklarıyla ilgili anlaşmaya varıldığı bildirildi.
Kulüpten yapılan yazılı açıklamada, iki dönem transfer yasağı bulunan Giresunspor’da, yönetim kurulunun, kulübün menfaatleri doğrultusunda çalışmalarını titizlikle sürdürdüğü belirtildi.
Champness ile görüşme yapıldı
Açıklamada, kulüp başkanı Nahid Ramazan Yamak’ın, 2021-2022 sezonunda kadroda yer alan ve geçmiş alacaklarını gerekçe göstererek sözleşmesini tek taraflı feshedip takımdan ayrılan Joseph William Champness ile bir görüşme yaptığı aktarıldı.
“Ödeme planında anlaşma sağlanmıştır”
Alacaklarıyla ilgili FIFA’ya başvuran oyuncuyla anlaşmaya varıldığı ifade edilen açıklamada, şunları kaydedildi:
“Başkanımız Nahid Ramazan Yamak, oyuncuyu ülkemize davet ederek İstanbul’da bir görüşme gerçekleştirmiş, görüşmenin akabinde 2021-2022 sezonundan kalan alacaklarından kaynaklı FIFA’da bulunan dosyası ile ilgili ödeme planında anlaşma sağlanmıştır. FIFA tarafından 31 Mart 2023 tarihinde yayınlanan tescil dönemi transfer pencereleri ve kulüpsüz futbolcuların transfer dönemi haricinde de transfer yapabilmesini öngören yeni değişiklikler dikkate alınarak gelecek sezon için bahsi geçen oyuncudan tekrar faydalanmak amacıyla TFF’ye başvuruda bulunulmuş, gerekli girişimler başlatılmıştır.
TFF’nin, önceki dönemlerde benzer statüdeki oyuncular ile ilgili almış olduğu olumlu kararları göz önünde bulundurarak, federasyonumuzdan 2023-2024 sezonundan itibaren oyuncumuzu tekrardan kadromuza katabilmek amacıyla olumlu görüş beklediğimizi belirtiyor, spor kamuoyuna saygılarımızı sunuyoruz.”
Venezuelalı yazar Fernando Baez’in, Kitap Kıyımının Evrensel Tarihi çalışması, geçmişten günümüze uzanan kitap yakmanın, yok etmenin derinlikli tarihini anlatıyor. Kitabı okurken “Kitaba nasıl kıyılır” düşüncesi sizde yer ediyor.
ensonhaber.com
Venezuelalı yazar ve tarihçi Fernado Baez’in Kitap Kıyımının Evrensel Tarihi, Sümer tabletlerinden 2003’te Irak Ulusal Kütüphanesi’ndeki elyazmaları ve sanat eserlerinin yok edilişine kadar uzanan bir yelpazede kitap kıyımını ele alıyor.
İskenderiye Kütüphanesi’nin yakılışı, kaybolan büyük Yunan klasikleri, 13. yüzyılda dönemin kültür başkenti Bağdat’ı işgal ettiği sırada kütüphaneleri yakıp yıkan Moğol hükümdarı Hülagu, Avrupalı fatihlere eşlik eden misyonerlerin Aztek ve Maya kodekslerini yakması gibi daha pek çok örnek kitapta yer alıyor.
Venezuelalı yazar Fernando Baez, çeşitli ülkelerde kültür kıyımına karşı toplumun her kesimini bilinçlendirmek amacıyla bölgesel ve kentsel çalışmalarda danışmanlık yapıyor ve kütüphanecilik alanında bir otorite olarak tanınıyor.
Kağıdın icadına uzanan metinler
Kitabın, kitap sevmenin, kütüphanelerin hatta kâğıdın ve matbaacılığın tarihçesi üzerine epeyce kaynağa erişebilir hale geldik son yıllarda.
Okurlar yazarların kütüphane ve kitap methiyelerine merak salmak bir yana kâğıdın icadına uzanan metinleri okuyacak kadar hevesli.
Başkalarının dizdiği ve bahsettiği kütüphanelerde, internet sitelerinin en güzel kütüphaneler foto galerilerinde ya da kitabın tarihçesini anlatan övgü ve bilgi dolu sayfalarda gezinmek okurlara ilham oluyor.
Günümüze ulaşamayan kütüphaneler ve kitaplardan ne kadar bahsedildiği, kitap kıyımının tarihinin ne kadar ilgi çektiğiyse müphem. Birçoğumuz bu sorulardan kaçınsak da kitap kıyımının tarihi çok da uzakta kalmış değil.
Kitap kıyımının güncelliği
Kitap Kıyımının Evrensel Tarihi kitabı, bu konuyu deşerek bize kitap kıyımının güncelliğini hatırlatıyor. Belli bir rota üzerinde ve belli düzen içinde, kitapların maruz kaldığı vahşetin anlatıldığı bu kitabın çıkış noktasıysa yazarın kişisel tarihine dayanıyor.
“Sular kitapları götürüyor, yazarın çocukluk yuvası dağılıyor”. Baez’in tespitine bakılırsa bu deneyimin yarattığı travma yok olan ve yok edilen kitaplardan hayatı boyunca etkilenmesine neden oluyor.
“Kitapkırım…”
Yazarın hassasiyeti öyle bir boyuta varıyor ki 17 yaşındayken, ders yılı sonunda, arkadaşlarını kitap yakarken gördüğü sahneyi de travmasını tetikleyen olaylardan biri olarak anıyor. Birkaç tatsız tanıklığın ardından kitap kıyımı veya Baez’in çalışmasında da anılan, kitap yok etmeyi anlatmak üzere yeni türetilmiş bir sözcükle ifade edersek– “kitapkırım” onun için can yakıcı, tahammül edilemez bir meseleye dönüşüyor ve bu kıyımların peşine düşüyor.
Kitabın yok edilmesi
Kitabın yok edilmesinin belleğin yok edilmesi anlamına geldiğinin altını çizmesi toplu kitap kırımlarının dehşetini ve acımasızlığını hissedebilmek açısından önemli. İngiliz şair ve yazar John Milton’dan alıntıladığı sözlerle de bu hissiyatı pekiştiriyor.
Okuyalım;
Kitap yakmanın öldürmekle olan eşdeğerliliği
“İyi bir kitabı öldürmekle bir insanı öldürmek aynı şeydir. Bir insanı öldüren Tanrı’nın imgesi olan akılcı bir yaratığı öldürür; ama daha kötüsü iyi bir kitabı yok eden akılcılığı öldürür, Tanrı’nın imgesini öldürür.”
Sonrasında kendi cümleleriyle devam ediyor yazar:
Kitap ve tutku…
“Fiziksel malzeme kitapla ancak ikinci derecede ilişkilendirilebilir. Gerçekten de buradaki yakıcı mesele aslında bir nesne olarak kitap değil. Bu yüzden bazen fazlasıyla abartılarak boş laflarla kitabın kutsallaştırılmasının, fetişleştirilmesinin kitapları korumak adına bir işlevi olmuyor.”
“Öyle ki bir kitap belki tutkuyla akış halindeki bir suya ya da bir otel odasındaki komodinin üzerine bırakılabilir; belki pek de makul olmayan öfke hezeyanları sayfaları buruşturup yırtmaya neden olabilir; ya da belki yazar Baez’in anısına atıfla söylersek çocukça bir isyan duygusuyla ders yılı sonunda birkaç okul kitabı yakılabilir. Mesele elbette yakılıp yırtılan bu üç-beş kitap değil. Mesele yazarın John Milton’dan alıntıladığı sözlerle altını çizdiği üzere belleğin yok edilmesi, geçmişe saldırılması, kitapların içeriklerinden korkulması.”
Fitch Ratings, Türkiye’nin ulusal ve yerel yönetim bütçe çıktılarının Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerin finansal etkisini giderebilecek güçte olduğunu görüşünü paylaştı.
AA
Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Bursa, Konya, Manisa, Mersin ve Muğla’dan oluşan 9 kentin bütçesini değerlendirdi.
Türkiye’de yerel
yönetimlerin bütçesinin enflasyona ve depremlere karşı dirençli olduğunu
belirtti.
“Bütçe görünümleri beklenenden daha iyi”
Açıklamada, kredi derecelendirme kuruluşunun değerlendirdiği 9 büyükşehir belediyesinin 2022 yılına ilişkin bütçe görünümünün beklenenden daha iyi olduğu belirtildi.
“Belediye bütçeleri yüksek enflasyona karşı dayanıklı”
Fitch’den yapılan açıklamada, Türkiye’nin ulusal ve yerel
yönetim (LRG) bütçe çıktılarının 2022’de yüksek enflasyona karşı dayanıklı
olduğu ve şubat ayında yaşanan depremlerin finansal etkisini absorbe
edebileceği bildirildi.
9 büyükşehir belediyesinin geçen yıla ilişkin bütçe
dengesinin yüzde 39 seviyesinde olan beklentiye rağmen yüzde 42 olarak
kaydedildiği aktarılan açıklamada, ortalama borç işletme dengesinin 1,6 kat
olan beklentiye rağmen 1,4 kat seviyesinde gerçekleştiği kaydedildi.
Bütçe artışı öngörüldü
Açıklamada, merkezi hükümetin harcamaların çoğunu üstlenmesinin yasa gereği olduğunu ancak belediyelerin de bütçelerinin belirli oranlarda artırılmasının beklendiğini şu sözlerle belirtildi:
Yasaların gerektirdiği gibi merkezi hükümet, depremler nedeniyle ekstra harcamaların çoğunu karşılayacaktır. Büyükşehir belediyelerinin bütçeleri üzerindeki etkinin, etkilenen bölgeleri destekleyecek araç ve ekipman tedariki ile sınırlı olmasını bekliyoruz. Bunu yansıtmak için orta ölçekli büyükşehir belediyelerine yüzde 5, daha büyüklerde ise yüzde 10’luk bir (bütçeden katkı) artış olmasını öngörüyoruz.
Suudi Arabistan’da Ramazan ayı boyunca zemzem suyunda günlük yaklaşık 300 test yapıldığı bildirildi.
AA
Suudi Arabistan resmi ajansı SPA’da yer alan haberde, Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi (Harameyn) İşleri Başkanlığı’nın Ramazan ayında zemzem suyunun laboratuvar testlerini yoğunlaştığı belirtildi.
Testlerin Mescid-i Haram’ın özel laboratuvarında gerçekleştirildiği aktarılan haberde, Kabe ziyaretçilerine ikram edilen suların kalitesinden emin olmak için testlerin itinayla yapıldığına vurgu yapıldı.
Farklı noktalardan numuneler alınıyor
Test için zemzem suyunun farklı kaynaklarından her gün 250-300 numune alındığı bilgisinin paylaşıldığı haberde, ayrıca iftarlarda ikram edilmek üzere Kabe’ye getirilen hurmalardan numuneler alınarak laboratuvarda test edildiği de kaydedildi.
Haremeyn İşleri Başkanlığından daha önce yapılan açıklamada, Mescid-i Haram’da Ramazan ayının ilk 10 gününde, 9 milyon 357 bin 853 Müslüman’ın umre yaptığı ve namaz kıldığı bilgisi paylaşılmıştı.