Eski milli futbolcu ve teknik direktör Ümit Karan, Türkiye Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulundu. Karan, Fenerbahçe’de Jorge Jesus kriziyle ilgili, “Türk hoca olsaydı çoktan gönderilmişti” ifadelerini kullandı.
Galatasaray efsanelerinden olan milli futbolcu ve teknik direktör Ümit Karan, Fenerbahçe’de gönderileceği iddia edilen tecrübeli hoca Jorge Jesus’un oyun sistemi hakkında açıklamalarda bulundu.
“3’lü sistemi denemenin bir anlamı yok”
Jorge Jesus’un sezon başından beri el üstünde tutulduğunu ifade eden Ümit Karan, Portekizli hocayı çok başarılı bulmadığını ifade etti.
“Türk hoca olsaydı çoktan gönderilmişti. Özellikle derbilerde 3’lü sistem deniyor, kaybetmeyi seviyor demek ki. Hem derbilerde risk almaya gerek yok, kazanıp taraftarı mutlu etmek gerek. Türkiye’de 3’lü sistem üzerinde durmaya gerek yok. Artık şunun bilinmesi lazım; Türkiye’deki takımlar 3’lü sistemi oynayamıyor. Her seferinde denemenin bir anlamı yok.”
Türkiye Gazetesi’ne konuşan ve 5 Şubat tarihinde Kastamonuspor ile yollarını ayıran teknik direktör Ümit Karan, gelen hocalık tekliflerini sezon başında değerlendirmeye alacağını belirtti.
Doğup büyüdükleri ilçenin suya gömülmesini izleyen bölge halkı, “Aşağıda hüzün, gözyaşı, hatıralar; yukarıda ise geleceğimiz, yaşantımız hayallerimiz var.” yorumunda bulunuyor.
İHA
Türkiye’nin en önemli projelerinden biri olan Yusufeli Barajı’nda su seviyesi yükselmeye devam ediyor.
26 Şubat 2013’te Artvin’deki Çoruh Nehri üzerine temeli atılan baraj 22 Kasım’da 2022’de su tutmaya başladı.
Türkiye’nin birinci, dünyanın beşinci en yüksek barajı olan Yusufeli Barajı’nın kapaklarının kapanmasının ardından su seviyesi 105 metreye ulaştı.
Eski yerleşim yerinin büyük kısmı suya gömülürken, yeni yerleşim yerinde ise hayat devam ediyor.
Su tutan ilçeyi yeni yerleşim yerinden izliyorlar
İlçenin üst kısmında bulunan Yansıtıcılar-Sakut mevkiinde 144 hektarlık alanda inşa edilen yeni yerleşim yerinde yaşayanlar, su tutan eski ilçe merkezini izleyebiliyor.
Yamaca çıkan vatandaşlar, aynı karede buluşan eski ve yeni ilçeyi kayıt altına alıyor.
“Hüznün ve gözyaşının hatıralarımızın gömüldüğü bir su var”
İlçe halkından Adem Demirkıran, yeni Irmakyanı köyüne zaman zaman çıkarak eski ve yeni Yusufeli’yi izlediğini, görüntülediğini söyledi.
Demirkıran şu ifadeleri kullandı:
Yeni ilçeye taşınmalar bitti. Eski ilçenin ise yüzde 70-80’i artık sular altında. Su dolmaya devam ediyor. Bizler de yeni ilçe merkezinde yeni yaşam alanlarımızı oluşturmaya mücadele ediyoruz. Alışacağız inşallah önümüzdeki yıllar içerisinde güzel bir ilçeyi oluşturmuş olacağız. Hüznün ve gözyaşının hatıralarımızın gömüldüğü bir su var. Yukarıya döndüğümüz zaman da geleceğimiz, yaşantımız, hayallerimiz var. Onun için çok fazla aşağıya bakmak istemiyoruz. Yukarıya bakmak istiyoruz. Yeni ilçe, yeni hayat, yeni yaşam, yeni hayaller diyoruz.
2000’li yıllara damgasını vuran ve Yar Yar, Yaranamadım, Kıvıra Kıvıra gibi şarkılarıyla bilinen ünlü Cankan grubu, seneler sonra değişimiyle görenleri şaşırttı. Aradan geçen uzun yıllar sonra ekranlara geri dönen ikiliyi görenler “Zaman onları değiştirmemiş” yorumunda bulundu.
2000’li yıllarda yayınladıkları şarkılarla akıllara kazınan ve farklı tarzlarıyla dikkat çeken Cankan grubu, hem müzikleri hem de dansları ile kendilerinden çokça bahsettirmişlerdi. Grubun üyeleri Malik Ayhan’ın ve Fatih Altıntaş, yıllar sonra bir araya geldi.
İki üyeden oluşan Cankan Grubu’nun yeni şarkılarıyla sevenleriyle buluşmaya hazırlandığı biliniyor. Bir döneme damga vurmuş olan ikilinin yıllar sonraki değişimleri ise görenleri hayrete düşürüyor.
İkilinin 1998 yılında müzik camiasına giriş yaptığı biliniyor. Cankan Grubu üyeleri, Yaranamadım, Yar Yar gibi şarkılarıyla ve danslarıyla şöhret olmuşlardı.
2008 senesinde aralarında çıkan anlaşmazlık nedeniyle Malik Ayhan ve Fatih Altıntaş’ın yer aldığı grup çatışma yaşayarak dağılmıştı. Sonrasında ise Malik Ayhan, müzik kariyerini tek başına sürdüreceğini duyurmuştu.
İkilinin ayrılığı oldukça uzun sürmüştü. Ancak Cankan Grubu 2022 yılında yeniden bir araya gelmiş ve “Yana Yana” isimli şarkılarını yayınlamışlardı.
Grup üyelerinden Malik Ayhan’ın şu anda 46 yaşında olduğu biliniyor.
İşte Cankan üyelerinden Malik Ayhan ve Fatih Altıntaş’ın yıllar içindeki değişimi…
Baykar, sosyal medya hesabından Özdemir Bayraktar Milli Teknoloji Merkezi’nde yapılan drone çekimi görüntülerini paylaştı. Her türlü imkanın sağlandığı, 13 farklı mühendislik disiplininin bi arada çalışıp uygulama yaptığı merkezden gelen görüntüler heyecan uyandırdı.
AA
Türkiye’nin son dönemde yerli ve milli üretimde adeta amiral gemisi olan Baykar, bu açıdan hem en sevilen hem de en çok merak edilen şirketlerinden biri…
SİHA ve İHA’ların çıkış noktası olan olan Özdemir Bayraktar Milli Teknoloji Merkezi de merak bu açıdan merak uyandırıyor.
Baykar tüm özellikleri, ihtişamlı ve modern yapısı ile Türkiye’nin en önemli teknoloji üslerinden biri olan yapıdan görüntüler paylaştı.
“Köklerden göklere”
Twitter’dan “Köklerden Göklere… notu ve Milli Teknoloji Hamlesi” etiketi ile paylaşılan görüntüler büyük beğeni topladı.
200 bin metrekare alan
Baykar’dan yapılan açıklamaya göre, Özdemir Bayraktar Milli Teknoloji Merkezi 200 bin metrekare arsa üzerine kurulu ve dünyanın en nitelikli sosyal donatılarına sahip tesisi özelliği taşıyor.
13 farklı mühendislik disiplini bir arada
Üretim, mekanik ve elektronik entegrasyon fazları bir arada olan 58 bin metrekarelik AR-GE Tasarım Merkezi tesiste 13 farklı mühendislik disiplini bir arada çalışıyor.
Merkezde 100 bin metrekare kapalı alanda kurulu üretim ve entegrasyon tesisleri mevcutken 24 bin metrekarelik Baykar Park’ın içinde suni çim futbol sahası, basketbol ve voleybol sahaları ile yürüyüş parkuru bulunuyor.
Teknoloji üssünde yok yok
Bunun yanında AR-GE ve Tasarım Merkezi içinde mescid, konferans salonu, cep sineması, iki kapalı havuz, hamam, sauna, spa merkezi ve fitness salonu yer alıyor.
Çocuk sahibi çalışanlar için kreş imkanının sunulduğu merkezde 45 oda / 70 yataklı konaklama tesisi, 670 kişilik oturma kapasitesine sahip yemekhane, 2 kafeterya, 440 araçlık, 22 bin metrekare otopark binası bulunuyor.
Bayraktar kardeşlerden paylaşım
Baykar Yönetim Kurulu Başkanı ve Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar da sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda tesisin fotoğraflarını paylaşarak, “Teknoloji Kampüsümüz. Gönlümüzün aktığı yer. Evimiz.” ifadesini kullandı.
Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar ise “Yüksek teknoloji ile milli değerlerimizin harmanlandığı, dünyanın en nitelikli sosyal donatılarına sahip, insan odaklı kampüsümüz Özdemir Bayraktar Milli Teknoloji Merkezi.” paylaşımında bulundu.
Samsat Belediye Başkanı Halil Fırat, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adıyaman’da 2017 ve 2018’de yaşanan depremlerin ardından evleri yıkılan vatandaşlara konutlarının teslim edilmediği iddiasını yalanladı.
AA
Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu katıldığı bir televizyon programında, Adıyaman’da 2017 ve 2018’de yaşanan depremlerden sonra evleri yıkılan vatandaşlara konut yapılmadığını, depremzedelerin 7 yıldır konteynerlerde yaşadığını iddia etti.
Bu iddia ilk olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum tarafından yalanlanarak bölgede yapılan konutların görüntüleri paylaşıldı.
Bunun ardından Samsat Belediye Başkanı Halil Fırat, gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Fırat, 2017 ve 2018 yıllarında ilçede iki ayrı deprem meydana geldiğini, ilçenin neredeyse tamamının yıkıldığını kaydetti.
“Samsat 100 bine yakın insanı misafir etti”
Devlet tarafından evini yaptırmak isteyen tüm vatandaşların evlerinin hızlı bir şekilde yapıldığını aktaran Fırat, şöyle dedi:
“Vatandaşımız evlerinde yaşamaktadır. Hatta 6 Şubat ‘asrın felaketi’ olarak anılan Kahramanmaraş merkezli depremlerden Adıyaman çok büyük şekilde etkilendi. Çok büyük yıkımlar oldu. Çok büyük can kaybımız oldu. Samsat ilçemiz depremin ilk 3-4 gününde 100 bine yakın insanı misafir etti.
Şu anda normal nüfusu 7-8 bin olan ilçemizde 40 bine yakın insanı misafir etmekteyiz. Aynı şekilde deprem tecrübesi olan Samsatlı kardeşlerimiz Adıyaman’da arama kurtarma çalışmalarına katıldı ve yüzlerce insanı kurtardı.”
“Samsat’ta 1500’e yakın ev yapıldı”
Kılıçdaroğlu’nun katıldığı programda depremzedelere evlerinin teslim edilmediğini iddia ettiğini dile getiren Fırat, şunları söyledi:
“İlçemizde 3 yıldan fazla zamandır depremzede kardeşlerimiz evlerinde oturuyor ve Sayın Kılıçdaroğlu ve masadaki tüm arkadaşları ilçemize gelsinler, gerçekleri kendileri görsünler. Yorumunu kardeşlerimize bırakıyoruz. Samsat’ta devlet tarafından bugüne kadar 1500’e yakın ev yapıldı.
Evini yaptırmak isteyen vatandaşlarımız, sorun çıkarmayan vatandaşlarımız, mahkemeye gitmeyen vatandaşlarımızın evleri anında teslim edildi. Bir sıkıntı yok.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun vatandaşın içine girip kendisi gözlem yapmadığını, yanlış yönlendirildiğini ya da 3 yıl geriden geldiği için böyle bir açıklama yaptığını, 3 yıl önceki Samsat’ın şartlarını açıkladığını düşünüyorum.”
Denetim yapan ekiplerin durdukları bir minibüs içerisinde polisi görünce dolmuştan inerek kaçan şüpheli trafik polisi tarafından yakalanan şahsa ait patates poşetinin içinde 1 kilo 60 gram eroin bulundu.
İHA
Uyuşturucu tacirlerine yönelik operasyonlar hız kesmeden devam ediyor.
Bu kapsamda ekipler teknik ve fiziki takip gerçekleştiriyor.
Aynı zamanda trafik denetimleriyle uyuşturucu tacirlerine geçit verilmiyor.
Adana’da İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekipleri, merkez Seyhan ilçesi Döşeme Mahallesi Dr. Ali Menteşoğlu Caddesi’nde uygulama yaptı.
Seyir halindeki bir minibüsü uygulamada durduran ekipler, araçta denetim yaptı.
Polisten kaçtı
Ekipler, denetim sırasında yolculardan Murat B’nin hareketlerinden şüphelendi. Polisin yanına yaklaşmasıyla araçtan inen Murat B. kaçmaya başladı.
Peşinden koşan polis, şüpheliyi kısa sürede caddede yakaladı.
O anlar kaydedildi
O anlar bir vatandaşın cep telefonu kamerasına da saniye saniye yansıdı.
1 kilo 60 gram eroin çıktı
Şüphelinin minibüste bıraktığı patates dolu poşetin içerisinden ise 1 kilo 60 gram eroin çıktı.
Gözaltına alınan şüpheli, Narkotik Şube Müdürlüğü’ne götürüldü.
Şüpheli tutuklandı
İfadesi alınan Murat B.’nin uyuşturucu maddeyi satmak için tanımadığı birinden satın aldığını söylediği öğrenildi.
İşlemlerinin ardından şüpheli, uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan sevk edildiği mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
TFF’ye sözleşmesinin feshedildiği bildirilen İsak Vural hakkında detaylar günyüzüne çıktı. Genç oyuncu için kurallar gereği böyle bir adım atıldığı öğrenildi.
Fenerbahçe’nin Türkiye Futbol Federasyonu’na sözleşmesinin feshini bildirdiği İsak Vural’ın transfer detayları belli oldu.
18 yaşından küçük oyuncuların kiralanmasını engelleyen ve başka bir takımda lisansı gözüken oyuncular için Türkiye Futbol Federasyonu’nun sözleşme feshi gösterdiği öğrenildi.
İstenildiği zaman geri dönecek
Yapılan anlaşma gereği İsak Vural’ın Hammarby’de kiralık olarak forma giydiği ve sarı-lacivertli kulübün istediği zaman geri çağırma hakkına sahip olduğu kaydedildi.
Fenerbahçe’ye 2021/22 sezonunda transfer olan İsak Vural, U19 Süper Lig’de 8 maçta forma giyip bir asist kaydetti.
Aşk-ı Memnu dizisindeki rolüyle milyonların tanıdığı Rana Cabbar, sağlık sorunlarıyla mücadele ediyor. Yoğun bakıma kaldırılan usta oyuncu, yaşam savaşı veriyor.
Aşk-ı Memnu dizisinde hayat verdiği Süleyman Efendi karakteriyle oldukça sevilen Rana Cabbar, şimdilerde 78 yaşında…
Hayatını sanata ve sahneye adamış ola Rana Cabbar, milyonların sevdiği bir oyuncu oldu.
Bir süredir ekranlarda yer almayan Cabbar, yaşam mücadelesi veriyor.
Ünlü oyuncu Rana Cabbar dün akşam hastaneye kaldırıldı.
Kontrol altında
Usta tiyatro ve dizi oyuncusunun sağlık durumunu Metin Yıldız duyurdu.
Yıldız yaptığı açıklamada, “Şu an Taksim İlk Yardım Hastanesi’nin (Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi) önündeyim. Çok değerli oyuncumuz, büyük usta Rana Cabbar hastalanıyor ve durumu kritik bir şekilde hastaneye getiriyorlar. Doktoruyla konuştum, şu an durumu iyi. Daha iyi geldiğinden… Kontrol altında… İlgiye, alakaya, arayıp sorulmaya, bakıma ihtiyacı var. İlgileniyoruz. Kamuoyuyla paylaşmak istedim” dedi.
Sezonun kapanmasına günler kalmasına rağmen bu yıl da balıkçılar henüz beklediklerini bulamadı. Aşırı avlanma ve deniz kirliliği, bu olumsuz gidişin temel sebepleri arasında. Türlerin azaldığı Marmara Denizi’nde kalkan balığı, uskumru, kolyoz, orkinos ve dil balığı artık yok…
DHA
Balıkçılar için 1 Eylül’e kadar sürecek yasak, 15 Nisan’da
başlıyor.
Uzmanlara göre, aşırı avlanma ve deniz kirliliği nedeniyle balık türleri azaldı.
Bu durum tezgahlardaki balık çeşitliliğini ve fiyatları da
etkiledi.
Geçen yıl 50, bu yıl 300 lira
Sezonunun bitişine günler kalırken balıkçılar bu yıl
beklediklerini bulamadı.
Kumkapı Balıkçılar Çarşısı’nda hamsinin kilosu geçen sene 30
lirayken, bu yıl 150 liraya kadar çıktı.
Çinekop geçen yıl 50 lirayken, 200 liradan başlayıp 300
liraya kadar yükseldi.
İki katına çıktı
Palamutun tanesi geçen sene 30 lirayken, bu sene 60 lira
oldu.
Karides için de durum farksız.
Geçen yıl kilosu 50 lira olan karides, bu yıl 100 liraya tüketiciye
ulaştı.
Karidesin azalması diğer türler için de tehlike…
Fiyatların yükselmesinin aşırı avcılık ve kirlenmeye bağlı
olduğu belirtilirken, İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim
Üyesi ve Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk dikkat
çeken uyarılar yaptı.
Öztürk, birçok balık türünün yok olduğunu ifade ederek,
ekosistem tabanında bulunan karidesin de azaldığını belirtti.
Karidesin azalması, öteki türler için de tehlikeli bir durum…
“Ciddi bir mesele”
Sürdürülebilir balıkçılığın yapılması gerektiğine dikkat
çeken Öztürk, şunları söyledi:
Marmara Denizi’ndeki biyoçeşitlilik için karides çok önemli çünkü dipte yaşayan bir canlı türüdür. Ağırlıklı iç ve dış pazarlarda ihraç edilir. Dolayısıyla karides avcılığının sürdürülebilir olması lazım. Karidesten ayrılmayan dipte yaşayan deniz yıldızından tutun, deniz kestanesine kadar küçük balıklar gibi birçok tür yakalanıyor. Ağ gözünün açıklıklarının düzenlenmesi lazım. Izgara sisteminin yapılması lazım. Onun için bu karides meselesi ciddi bir mesele.
“En azından tekne sayısını azaltalım”
Karides, biyoçeşitliliğin korunması ve Marmara Denizi’nde avcılığın devam etmesi açısından önemli çünkü geleneksel bir avcılıktır. Eğer karidesin sürdürülebilirliğini devam ettirebilirsek küçük balıkçıların avcılığını da devam ettirmeyi sağlayabiliriz. Karides ekosistemin tabanında oldukları için karides azaldığı zaman öteki türler de azalır. Bu durum Marmara Denizi’ndeki hem azalmayı hem değişimi belirler. Karides diye geçmeyelim korunması için yeni tedbirler alalım. Avcılığın kota sistemi ile yapılması gerek. En azından tekne sayısını azaltalım. Tekne sayısını azaltırken de bölgesel balıkçılığa geçmek lazım.
Balık miktarı düştü
Balıkçı esnafı ise tezgaha gelen balık miktarının az
olduğunu, fiyatların yüksek olduğunu belirtiyor.
TÜİK verilerine göre balık avcılığında son 10 yılın en
verimli dönemi olan 2011’de elde edilen balık miktarı 514 bin 755 ton iken,
2021 yılında 328 bin 165 tona kadar düştü.
Balık türlerindeki düşüşün sebeplerini anlatan Prof. Dr.
Bayram Öztürk, şöyle devam etti:
“Marmara Denizi
için ciddi bir planlamanın yapılması lazım”
Türler azalıyorlar. Avcılık bu durumun en büyük sebeplerinden birisi. İkincisi de şüphesiz kirlenme. Kirlenmeyi yok sayamayız. Kirlenme önemli çünkü ekosistemin korunması ve kirlenmemin önlenmesi açısından arıtmanın yapılması lazım. Onun için de yatırım yapılması lazım. Marmara Denizi için ciddi bir planlamanın yapılması lazım. En son kalkan balığı Marmara Denizi’ndeydi artık yok, uskumru, kolyoz, orkinos, dil balığı, kırlangıç yok. Bu yoklar listesini daha da sayabilirim. Bir dönem aşırı bir avcılık yapıldı. Mesela 1.500 ton avcılık, 300 ton avcılığa düştü. Üretimde de azalma var, dolayısıyla karides Marmara Denizi’nde çok fazla avlandı ama bu sadece karides meselesi değil, diğer balıklar için de geçerli.
“Böyle giderse balıkları sadece fotoğraflarda göreceğiz”
35 senedir balıkçı esnafı olan Erkan Sarıyaprak, “Bundan 15
sene önce çok fazla balık çeşidi vardı. Balıklar azalıyor, insanlar kurallara
uymuyor. Şimdi baktığın zaman 10 liralık balık 50 lira sonra 150 lira olacak.
Böyle giderse balıkları sadece fotoğraflarda göreceğiz. İleride çocuklarımıza
ne vereceğiz? Mesela bu sene istavrit ve hamsi miktarı fazla değildi. Karides
eskiden 100 kilo çıkıyorsa, şimdi 10 kilo çıkıyor çünkü azaldı. 2 sene önce
fiyatı 25 liraydı şimdi 100 lira oldu.” dedi.
“Hamsi tam yüzümüzü güldürecekti, yasak
geldi”
Balıkçı Halil İbrahim Kaya ise “Bu sene balık sezonu
istediğimiz gibi gitmedi. Sadece palamuttan yana biraz şansımız vardı, çinekop
bekledik ama beklenenin altında kaldı. Hamsi tam yüzümüzü güldürecekti, yasak
geldi. O yüzden bu sene sezonu buruk kapattık. Hamsinin fiyatı 30 lira ile
açıldı, yasak gelince 100 liraya kadar çıktı. Sonra 150 oldu artık gelmiyor.
Çinekop 250 lira ile 300 lira fiyatında. Palamut şu an yok.” şeklinde konuştu.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, dün 3’üncüsü gerçekleştirilen ‘Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli’ toplantısında ele alınan konuları açıkladı.
ensonhaber.com
Türkiye, 6 Şubat’tan bu yana asrın felaketi ile mücadelesini sürdürüyor.
Bir taraftan enkaza dönen şehirler yeniden ayağa kaldırılırken, bir yandan da depremzedelerin yaraları sarılıyor.
Sahada hummalı çalışmalar yürütülürken deprem konutları da yükselişe geçiyor.
Öte yandan yurt genelinde de depreme yönelik tedbirler artırılıyor.
Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz aylarda bir ilki açıklamıştı.
Türkiye’yi afetlere hazır hale getirmek adına ‘Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli’ oluşturdu.
3 Mart’ta gerçekleştirilen ilk toplantıda, yetkin bilim insanları, ilgili kurumların teknik ekipleri, yabancı uzmanlarla birlikte çalışmada yer alacak kurul üyeleri belirlendi.
Kurullar belirlendi
Böylelikle 13 kurulun oluşturulmasına karar verildi.
10 Mart’ta Gaziantep’te Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum koordinasyonunda yapılan ikinci toplantıda da afetlere karşı dirençli hale getirecek kurullar, “Destek Hizmetleri ve Sosyal Politikalar”, “Deprem ve Yer Bilimleri”, “Hasar Tespit” “Enkaz ve Atık Yönetimi”, “Şehirleri İnşa ve İhya”, “Kentsel ve Kırsal Dönüşüm”, “Mekansal Planlama”, “Yeni Yapı Teknolojileri”, “Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Akıllı Şehirler”, “İklim Dostu Yeşil Dönüşüm”, “Kentsel ve Kırsal Altyapı”, “Tarihi ve Kültürel Miras” ve “Kriz Yönetimi ve İletişim” isimleriyle oluşturuldu.
“Sürece ilişkin raporlarını inceledik ve bazı kararlar aldık”
Son olarak dün Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’nde yapılan 3’üncü toplantıda da önemli bir yol katedildi.
Alınan kararla ilişkin Bakan Kurum sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu.
Kurum, paylaşımına şu notu ekledi:
Ulusal Risk Kalkanı Modeli toplantısında bilim insanlarımızın saha incelemeleri de dahil sürece ilişkin raporlarını inceledik ve bazı kararlar aldık.
Bu önleyici tedbirlerin uygulanması için hiçbir vatandaşımızı mağdur etmeyecek ve hiçbir kentimizi asla geride bırakmayacağız!
Alınan kararlar açıklandı
Bakan Kurum’un başkanlığında yapılan toplantıda alınan 27 karar ise şu şekilde:
Afet riski yüksek bölgelerde geçici barınma alanlarına dair altyapı kurulacak.
Erken uyarı gözlem istasyonları 81 ilde kurulacak.
Tüm millet bahçeleri afet toplanma alanı ve geçici barınma bölgesi konseptlerine uygun hale getirilecek.
Ortaöğretim, lisans ve lisansüstü eğitim statülerinde ‘Afet Bilgisi Dersleri’ yaygınlaştırılacak.
Afet anında kesintisiz iletişim için tüm sabit ve mobil bas istasyonları için verimlilik çalışması yapılacak.
Türkiye’deki diri fay haritası ve diğer afet türlerine dair risk haritalarının güncellemeleri bilim insanlarıyla tamamlanacak.
Mikrobölgeleme etütleri tüm inşa faaliyetlerine yayılacak.
Dere yataklarının yapılaşmaya açılmaması konusunda gerekli tüm yaptırımları uygulanacak.
Riskli bölgelerde imara kapatılacak yerler belirlenecek, kat yükseklikleri sınırlandırılacak. Radye temel kullanımın gerekirse zorunlu hale gelecek.
Binlerce mimar, mühendis ve şehir plancısı istihdam edilecek.
Dere yataklarında veya heyelan ve taşkın riski bulunan yerlerdeki binaların tespitleri tamamlanarak uygun alanlar için kamulaştırma ve taşıma sürecine dair planlamalar hızlandırılacak.
Ani oluşan taşkınların denize iletilmesini sağlayan su hatları ve tünelleri ülke sathında yaygınlaştıracağız.
Hastane, okul, sağlık ocağı, kaymakamlık binaları gibi vatandaşlara hizmet veren kamu binaları riskli bölgelerden kaldırılacak.
Uygulamalar şehrin var olan kültürüne, sanatına, doğal ve tarihi dokusuna, sosyolojisine, demografik yapısına uygun tasarlanacak.
Tüm kamu binaların ve vatandaşların toplu halde bulunduğu alanların afetlere karşı dayanıklılık testleri tamamlanacak.
Özel ve nitelikle yapılarda, çok katlı ve özel mimari yapılar, otel ve AVM’ler 20 kat üstü yapılar, termik santraller, büyük barajlar için Yapı İzleme Sistemleri kurulacak.
Türkiye Bina Envanteri hazırlanacak. Bu binaların risk durumlarının tespiti tamamlanacak.
Afet sonrasına oluşan zarar ve hasar tespitine dair dijital veri havuzu oluşturulacak; devletin tüm birimlerine entegrasyonu sağlanacak.
Boyutları ve ergonomisiyle, gerektiğinde binalara yaklaşacak ve hatta içinde gezebilecek kabiliyete insansız hava ve kara araçları geliştirilecek.
Tüm inşa süreçlerinde; çerçeveli perdeli ve panel sistemleri, hafif beton ve çelik lif katkılı betonlar, kauçuk ve çelik sismik izolatör uygulamaları yaygınlaştırılacak.
Yapı Sağlığı İzleme Sistemleri hayata geçirilecek.
Güneş enerjisi kullanan, kendi suyunu tutan, biriktiren ve biriken suyu peyzaj alanlarında kullanan yeşil bina modeli yaygınlaştırılacak.
Yapılaşmada enerji verimi, iklim duyarı, sıfır atık uyumlu ve ekolojik özellikli malzemelerin kullanımı yaygınlaştırılacak.
Kentsel dönüşümle riskli yapı stoğunun miktarına göre yeni bir program oluşturulacak, her şehre özel bir finansman modeli geliştirilecek.
Afet merkezli yeni bir finansal yapılanma ve yeni teşvik sistemleri hayata geçirilecek.
Yapılacak tüm çalışmalarda, mesleki mesuliyet sigortası ve yetkin mühendislik uygulamaları zorunlu hale getirilerek; yapı denetleme ek olarak zemin denetim uygulamaları mevzuata bağlanacak.
TÜBİTAK ile birlikte ‘Güvenli Türkiye AR-Ge Enstitüleri kurulacak.
