DHA

Türkiye serbest dalış tarihinde kadın ve erkeklerde sabit ağırlıkla 100 metreye inen ilk sporcu olan, sabit ağırlık çift palet branşında da 91 metre dalışıyla Türkiye rekorunu kıran Şahika Ercümen, paletsiz değişken ağırlık kategorisinde Sırp asıllı Lena Balta’nın elinde bulundurduğu 105 metre dünya rekorunu 106 metreye inerek kırdı.

Birçok rekorun sahibi olan Şahika Ercümen, Demirören Haber Ajansı’na (DHA) açıklamalarda bulundu.

Şahane bir sezonu geride bıraktığını dile getiren Ercümen şöyle konuştu:

Cumhuriyet’in 100’üncü yılında elimden gelenin en iyisini yapmaya odaklanmıştım. Bütün yarışmalara katılacağım diye bir hedef koymuştum. Bu sene de hedeflerim gerçekleşti. Hem 100 metreyi geçtim hem dünya rekorunu kırdım, hem de ülkemize madalya kazandırdım. Benim için rüya gibi, 2 senede alınabilecek başarıları bir seneye topladığım bir yıl oldu. Bunların dışında da çevre ile ilgili Birleşmiş Milletler’in pek çok projesinde yer aldım. Güzel, dolu dolu bir sezon oldu.

“Ülkemizi temsil etmek istiyorum”

2024 yılı takviminin tam olarak netleşmediğini kaydeden Şahika Ercümen, “Muhtemelen yaz sonunda dünya şampiyonası olacak. Ben her zamanki gibi ülkemizi temsil etmeye devam etmek istiyorum. Geçtiğimiz sene bazı aksaklıklar olmuştu. Yeterli desteği bulur muyum bulamaz mıyım düşüncesiyle 2023 zorlu bir süreçti. Umarım 2024 sezonunda çok güçlü, büyük desteklerle hazırlanıp yine rekorlar kırmak istiyorum.” diye konuştu.

“Benim için gurur verici”

Bakırköy Ata Spor Kulübü’nün düzenlediği ve bu yıl 5’incisi gerçekleştirilen “Sporun Enleri 2023” töreninde Çevreye Duyarlı Sporcu ödülünün sahibi olan Ercümen, “Su sporlarına çok büyük katkıları var. Dönem dönem birlikte çalışmalar yapıyoruz. Hem antrenman yaptığım hem de spora çok büyük katkılarının olduğunu düşündüğüm şahane bir kulüp. Böyle bir spor ortamında da ödül almak benim için gurur verici. Buraya da Dünya İklim Zirvesi’nde geliyorum. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programının Sudaki Yaşam Savunucusu olarak altını çizmemiz gereken çok konu var. Şu anda işler çok iyiye gitmiyor. Dolayısıyla bizim şu anda konuşulan konuları hemen gündeme getirmemiz gerekiyor. Bugün denize atılan bir atık suyumuzu, aldığımız nefesimizi etkiliyor. Tüm elementler birbirine bağlı olduğu için aslında biraz tasarruflu ve sürdürülebilir yaşam biçimine acilen geçmemiz gerekiyor” şeklide konuştu.

Haber Kaynağı: Demirören Haber Ajansı (DHA)

DHA

Süper Lig’de deplasmanda Adana Demirspor’u 3-2, evinde de Kasımpaşa’yı 4-2 yenerek alt sıralardan kurtulmak için tırmanışa geçen Samsunspor, yarın sahasında Konyaspor’la kozlarını paylaşacak.

Mücadele 17.00’de başlayacak

14 puanlı iki takımın karşı karşıya geleceği mücadele Samsun Yeni 19 Mayıs Stadyumu’nda saat 17.00’de başlayacak.

Mücadelede hakem Murat Erdoğan düdük çalacak. Erdoğan’ın yardımcılıklarını Hakan Karabalcık ve Abdullah Uğur Sarı yapacak. Karşılaşmada dördüncü hakem ise Yasin Kol olacak.

Ev sahibi Samsunspor’da cezalı futbolcu bulunmazken, sakatlıkları devam eden Gaetan Laura, Nanu Gomes, Youssef Ait Bennasser, Kingsley Schindler ve Zeki Yavru, Konyaspor’a karşı forma şansı bulamayacak. Samsunspor’un Konyaspor karşısındaki muhtemel ilk 11’i ise şu şekilde;

Okan Kocuk, Tırpan, Satka, Alim Öztürk, Soner Gönül, Tait, Taylan Antalyalı, Holse, Emre Kılınç, Ntcham ve Mouandilmadji.

Haber Kaynağı: Demirören Haber Ajansı (DHA)

ensonhaber.com

Dünyanın en popüler anlık mesajlaşma uygulaması WhatsApp, kullanıcıların oldukça işine yarayacak yeni özellikler getirmeye devam ediyor.

Windows, Android ve iOS platformlarında sürekli testler gerçekleştiren WhatsApp, şimdi de kullanıcıların hoşuna gidecek yeni bir özellik üzerinde çalışıyor.

WhatsApp’ta ortak müzik dinleme devri

WhatsApp, henüz geliştirme aşamasında olan yeni bir özellik sayesinde, kullanıcıların görüntülü görüşmeler sırasında eş zamanlı müzik dinlemelerine imkan tanıyacak.

Bu özellik, artık kullanıcıların görüntülü görüşme esnasında ekran paylaşımı yaptığı sırada video ve müzik sesini eş zamanlı olarak tüm katılımcılarla paylaşabilmesini sağlayacak.

Ancak kullanıcıların yeni özelliği yalnızca görüntülü aramalarda kullanabileceği belirtildi.

Ekran paylaşımı seçeneğinin etkin olduğu bir video görüşmesi sırasında cihaz sesini paylaşma özelliği sayesinde, kullanıcılar video ve müzik içeriklerini birlikte dinleyebilecek.

Böylelikle kullanıcılar görüşme yaptığı kişilere göstermek veya dinletmek istediği video, müzikleri daha kolay bir yol ile paylaşabilecek.

İHA

Türkiye 6 Şubat’ta asrın felaketini yaşadı.

Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremler, 11 kentte büyük bir yıkıma yol açtı. 50 bini aşkın vatandaşımız enkaz altında hayatını kaybetti.

Bu süreçte 7’den 70’e tüm vatandaşlar büyük bir seferberlik ortaya koydu.

Bakanlar, kurum ve kuruluşlar, STK’lar deprem bölgesine akın ederken Türk askeri de ilk andan itibaren depremzedelerin yanında oldu.

Güvenlik güçleri seferber oldu

Bir yandan enkaz arama çalışmalarına katıldılar, bir yandan halka yemek dağıttılar, bir yandan depremzede çocuklara moral oldular, bölgede de asayiş ve huzuru sağladılar.

Depremin duyulduğu ilk saatlerden itibaren seferber olan komando birlikleri, polisler, madenciler, sağlık personeli ve binlerce gönüllü vatandaş, Adıyaman Havalimanı’na geldi.

“İnsanlar bizi bekliyor”

Havalimanına uçakla gelen depremin kahramanların enkaz alanlarına intikal ettirildiği anların araç içi görüntüsü ortaya çıktı.

Havalimanından otobüse binen askerlerin, “Buradan hemen gidelim, işimize bakalım, insanlar bizi bekliyor. Hadi hemen gidelim” sözleri duygulandırdı.

O anlar saniye saniye kamerada

Yardıma koşmak ve enkaz altında kalan insanları kurtarmak için otobüsleri tıka basa doldurarak kent merkezine gelen ekiplerin göstermiş olduğu seferberlik araç içi kameralarına saniye saniye yansıdı.

Haber Kaynağı: İhlas Haber Ajansı (İHA)

AA

Dünyanın en kalabalık kentlerinden olan İstanbul, aynı zamanda trafiğin de en yoğun olduğu şehirlerden birisi olarak dikkat çekiyor.

Otoyollar, köprüler, deniz ve Boğaz yollarıyla ulaşım ağının da gelişmiş olduğu Megakent’te, trafiğe kayıtlı 5 milyonun üzerinde motorlu araç bulunuyor.

Her gün milyonlarca insanın çeşitli araçlarla trafikte yolculuk yapması insan sağlığını olumsuz etkileyen bazı sorunlara da yol açıyor.

Kazaların dışında sinirleri yıpratan ve şiddete varan olaylarının yaşandığı trafik, ayrıca gürültü sebebiyle işitme kaybına ve araç yakıtları nedeniyle de solunum rahatsızlıklarına etki ediyor.

İstanbul trafiğini 9 yıl analiz ettiler

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), Bahçeşehir Üniversitesi (BAU), Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) ve Yeditepe Üniversitesinden akademisyenler, İstanbul trafiğini 9 yıl boyunca analiz ederek raporladı.

“İstanbul Trafik Otoritmi” başlıklı raporda, kent trafiği hakkında çarpıcı sonuçlar ortaya çıkarken, şehirde 5 bin 84 kilometrelik yol ağındaki trafik akışları, GPS bazlı uydu verileriyle sabah, öğle ve akşam takip edildi.

Rapora göre, hafta içinde ana arterlerde sürüş hızı saatte ortalama 32,5 kilometre, trafiğin zirve yaptığı akşam saatlerinde ise sürüş hızı ortalama 21 kilometre/saat olarak ölçüldü.

Harcanan süreler açıklandı

İstanbulluların günlük hayatlarının ortalama yüzde 5,5’i, yani yaklaşık 80 dakikası ulaşımda harcanırken, kentte 15 kilometre gidiş 15 kilometre geliş için harcanan bu zaman, sabah saatleri için 30, akşam saatleri için ise 50 dakika olarak kaydedildi.

Yoğunluğun en az olduğu saatlerde ise aynı seyahatin toplam 36 dakika sürdüğü, sıkışıklığa bağlı olarak fazladan harcanan zaman, toplam seyahat süresinin yaklaşık yüzde 56’sını oluşturdu.

Trafik yoğunluğunun zirve yaptığı saatlerde ise bu oran yüzde 64’e çıktı ve trafikte geçen her 100 dakikanın 64 dakikası trafik sıkışıklığında kaybedildi.

1 günlük mesai saati trafikte geçiyor

“İstanbul Trafik Otoritmi” raporuna göre, hafta sonları, tatiller, kısıtlamalar gibi özel günler çıkarıldığında yılın yaklaşık 250 gününün neredeyse benzer şekilde geçtiği ortaya çıktı.

Son 5 yılın verilerine göre ise akşam trafiği yılda yaklaşık 85 gün neredeyse durma noktasına geldi. Hafif trafiğin, hafif yoğun ve akıcı geçtiği gün sayısı ise 17 oldu.

Sadece hafta içi günlerde, gidiş-geliş olmak üzere, günde en az 2 kez trafiğe katılan 15-64 yaş arası bir İstanbullunun, haftanın neredeyse bir mesai gününe denk gelen 7 saatini trafikte geçirdiği, bunun yaklaşık 4,5 saatinin de sıkışıklıktan ötürü boşa geçen zaman olduğu belirlendi.

Raporda, İstanbul’da ortalama yaşam süresinin 81 yıl olarak hesaplandığı belirtilerek, “Ömrün yaklaşık 3,5 yılı trafikte geçerken, sıkışıklığa bağlı boşa geçen zaman 2,5 yıl seviyesine doğru yaklaşıyor.” değerlendirmesi yapıldı.

Trafik, deprem ve ekonomik sorunların ardından 3. sırada

Grubun Kurucusu BAU Büyük Veri Analitiği Programı Öğretim Üyesi Dr. Serkan Gürsoy, “İstanbul Trafik Otoritmi” raporundan elde edilen analitik veriler ışığında, kentteki trafik sorunun yol açtığı kayıpları değerlendirdi.

Trafikte sıkışıp kalmakla, asansörde sıkışıp kalmak arasında çok fazla benzerlik bulunduğunu belirten Gürsoy, her iki durumun da “mahsur kalmak” anlamına geldiğini, trafikte her gün milyonlarca kişinin mahsur kaldığını söyledi.

Gürsoy, ortaya çıkan kayıpların yalnızca zaman kaybından ibaret olmadığını, enerji, sağlık, ekonomi, yaşam kalitesi açısından da ciddi kayıplar verildiğini, bu kayıpların da kentin gelişimini olumsuz etkilediğini belirtti.

Sundukları fırsatların yanı sıra şehirlerin, bazı zorluklara ve karmaşıklıklara da neden olduğunu ifade eden Gürsoy, şöyle konuştu:

İstanbul sakinlerinin ve ziyaretçilerinin yaşamlarıyla doğrudan ilgili olan ve geniş bir yelpazeye yayılan bu zorluklar ve karmaşıklıklar arasında trafik sorunu, depremle ilgili sıkıntılar ve ekonomik sorunların ardından 3. sırada yer alan en büyük şehir sorunudur. Trafikteki yoğunluk yüzünden hareketlilik kabiliyetinde düşüşler yaşanıyor. Bu yoğunluk iş, okul, hastane, yeşil alan gibi şehir olanaklarına erişimde zorluklar ve maliyet artışları üretiyor, eşitsizlikler doğuruyor.

“Trafik, şehrin yaşam kalitesini topyekün düşürebilir”

Serkan Gürsoy, trafiğin bu olanaklara erişimi kimin için nasıl değiştirdiğini, Türkiye’deki tüm şehirler için 428 ayrı olanak kategorisinde araştırmaya ve ölçmeye devam ettiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

Şehirlerin sunduğu olanaklara herkesin kolayca erişebilmesi konfor, zaman ve ekonomik maliyetler açısından herkes için eşitlik sunabilmesi çok önemlidir. Trafik, şehirde yaşayanların yaşamları boyunca yapabileceklerini sınırlandırabilir veya çeşitlendirebilir. Daha kötüsü trafik, hayatı kimisi için sınırlandırırken, kimisi için genişletebilir. Bireysel gelişimde haksızlıklara, toplumsal gelişimde bozukluklara yol açabilir. Şehrin yaşam kalitesini topyekün düşürebilir.

Trafik sorunuyla baş etmenin zahmetli bir iş olduğunu vurgulayan Gürsoy, şu ifadeleri kullandı:

Sorunların doğru anlaşılması ve netleştirilmesi, çözüm önerilerinin başarısı için şarttır. Dataritim Veri Araştırmaları Grubu olarak akıllı teknolojiler kullanarak bu meselelerin ortaya çıkarılmasına, ölçümlerin sıklaştırılmasına, maliyetlerin düşürülmesine katkı sunmaya çalışıyoruz. Çünkü biliyoruz ki ölçemezseniz, yönetemezsiniz.

Haber Kaynağı: Anadolu Ajansı (AA)

DHA

Dünyayı bekleyen en büyük tehlike kuraklık…

Kuraklığın başlıca sebebi ise aşırı tüketim ve küresel ısınma…

Bu kapsamda konuya ilişkin bilimsel araştırmalarla soruna çareler aranıyor, felakete neden olan sebepler ortaya konuyor.

İngiltere’de 13 Aralık’ta Ekoloji ve Hidroloji Merkezi’nden Dr. Nicholas Cowan tarafından yönetilen araştırmada, insanların nefes alırken küresel ısınmaya neden olan gazları soluduğu ifade edildi.

104 kişinin katılımı ile gerçekleşen araştırma ile ilgili, insan nefesinde metan ve nitröz oksit emisyonlarının üzerinde durularak bir araştırma yapıldığı kaydedildi.

Araştırmacılar nefesteki gazlar ile beslenme arasında herhangi bir bağlantı bulamadıklarını belirterek, “Vejetaryenlerin ve et tüketicilerinin nefesindeki hem Metan hem de Nitröz oksit konsantrasyon artışı benzer büyüklüktedir. Bu sonuçlara dayanarak, Birleşik Krallık’taki bir popülasyondan kaynaklanan emisyonları tahmin ederken diyet veya gelecekteki diyet değişikliklerinin pek olası olmadığını söyleyebiliriz” dedi.

“Nefes almak küresel ısınmayı artırıyor”

Araştırma ekibi, insanların nefes aldığında havanın akciğerlere girdiğini ve bu havadaki oksijenin kana geçtiğini, atık gaz olan karbondioksitin (CO2) ise kandan akciğerlere hareket ederek dışarı atıldığını ifade etti.

Ekip ayrıca, her insanın nefes verirken CO2 verdiğini, ancak çalışmada metan ve nitröz oksit üzerine odaklandıklarını belirtti.

Araştırmada, bu iki gazın güçlü sera gazları oldukları ancak çok daha küçük miktarlarda solundukları için küresel ısınmaya etkilerinin gözden kaçmış olabileceği ifadeleri yer aldı.

Haber Kaynağı: Demirören Haber Ajansı (DHA)

AA

Kuveyt’te yeni emir göreve başladı…

Emirlik
Divanı Bakanı Şeyh Muhammed el-Abdullah el-Mubarek es-Sabah, 16 Aralık’ta
Kuveyt Emiri Şeyh Nevvaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah’ın vefat ettiğini
duyurdu.

Bunun üzerine Kuveyt Bakanlar Kurulu aynı gün içerisinde, Veliaht Prens Şeyh Meşal el-Ahmed
el-Cabir es-Sabah’ın ülkenin yeni Emiri olduğunu açıkladı.

Ülkenin başına gelen Şeyh Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah ise yemin ederek görevi aldı.

Yeni Kuveyt Emiri Şeyh Meşal hakkında

Kuveyt’in yeni Emiri Şeyh Meşal, eski Emir Şeyh Ahmed
el-Cabir es-Sabah’ın 7’inci oğlu olarak 27 Eylül 1940’da dünyaya geldi.

Başkent Kuveyt’teki Mubarekiye Okulu’ndaki ilk eğitiminin
ardından, İngiltere’de Hinden Polis Koleji’ndeki eğitimini 1960 yılında
tamamladı.

İçişleri Bakanlığında çeşitli görevlerde bulunan Şeyh Meşal,
albay rütbesiyle 1967-1980 yılları arasında Devlet Güvenlik Kurumu Başkanlığını
yürüttü.

Ulusal Muhafızlar Başkan Yardımcısı olarak 13 Ocak 2004’te
başladığı görevini Veliaht Prens olana dek sürdürdü. Emir Nevvaf tarafından 15
Kasım 2021’de çıkarılan bir kararla Şeyh Meşal, Veliaht Prens olarak tayin
edildi.

Kendisinden önceki Emir Şeyh Nevvaf’ın kardeşi olan Kuveyt
Emiri Şeyh Meşal’in, 7’si kız, 12 çocuğu bulunuyor.

Haber Kaynağı: Anadolu Ajansı (AA)

İHA

Balıkesir’in Bandırma ilçesinde Hazal Alpyörük cinayetinin sanığı Kadir Meşe’nin yargılandığı dava sonuçlandı.

Kadir Meşe, ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırıldı.

Kadir Meşe, 15 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen olayda, birlikte yaşadığı hamile Hazal Alpyörük’ü 26 ölümcül bıçak darbesi ile toplam 97 yerinden bıçaklayarak vahşice öldürmüştü.

“Ben buraya namusum ve şerefim için geldim”

Bugün görülen duruşmada müebbet hapis istemiyle yargılanan Kadir Meşe, mahkeme başkanı tarafından kendisine verilen söz üzerine, “Ben buraya namusum ve şerefim için geldim.” dedi.

Hazal Alpyörük’ün savunmasını yapan avukatı, sanığın pişmanlık göstermediğini söyleyerek, “Sanığa takdir indirimi uygulanmamasını, mağdurdan sanığa gelen haksız bir eylem olmaması dolayısıyla haksız tahrik indiriminin de uygulanmamasını talep ediyoruz” şeklinde konuştu.

“Türk gelenek ve göreneklerine sahibiz”

Kadir Meşe’nin avukatı ise haksız tahrik indirimin uygulanmasını talep ederek şunları söyledi:

Avrupa’da ya da Amerika’da yaşamıyoruz. Türkiye’de yaşıyoruz. Türk gelenek ve göreneklerine sahibiz. Maktulü sosyal medya üzerinden pazarlayan bir annesi var. Müvekkilimin de tüm bunlara karşı sinirlenip ani bir kararla kalkıp böyle bir işe karıştığı söylenemez. Haksız tahrik indiriminin uygulanmasını talep ediyoruz.

Avukatların yaptıkları savunmaların ardından Mahkeme Başkanı, davanın artık karara bağlanacağını belirterek Kadir Meşe’ye son kez söz verdi.

“Başkanım niye benim karımı satmışlar”

Kadir Meşe son sözünde, “Başkanım niye benim karımı satmışlar. Bir de bu rahmetli kadın kimle uyuşturucu içmiş onu öğrenmek istiyorum. Yani niye satılıyor, niye uyuşturucu içiyor? Bunu öğrenmek istiyorum” diye konuştu.

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı

Sonrasında davayı karara bağlayan Mahkeme Başkanı, “Sanık Kadir Meşe’nin maktul Hazal Alyörük’e yönelik olarak, gebe olduğu bilinen kadına karşı öldürme suçunu işlediği sabit kabul edilmiştir. Türk Ceza Kanunu’nun 82/1 K maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdik. Herhangi bir takdir indirimi uygulamadık. Tutukluluk halinin devamına karar verdik” ifadelerini kullandı.

Haber Kaynağı: İhlas Haber Ajansı (İHA)

ensonhaber.com

Siyaset arenasında tansiyon yükseliyor…

Genel seçimlerde yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle yerel seçim öncesi adeta kozlar paylaşılıyor.

Muhalefet cephesinde sık sık ‘her şey yolunda’ imajı çizen isimler şimdilerde birbirlerinin isimlerini anmadan salvolarda bulunuyor.

Bu isimler; İyi Parti Lideri Meral Akşener, ABB Başkanı Mansur Yavaş ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu.

“İkisi de korktu kabul etmedi”

Akşener dün, bir dizi programlar için Uşak’ta programa katıldı.

Burada İmamoğlu ile Yavaş’a sert ifadelerle gönderme yapan Akşener, “Kazanalım diye ağzımı açmadım. Millet bu arkadaşları istiyor diye bunları o masaya götürdüm. O masadan kovuldum. İkisi de korktu kabul etmedi. Benim değil milletin istediğini kabul etmediler.” ifadelerini kullandı.

“Benim aday olmamı istiyorsa önümü açabilirdi”

Bu sözlerin üzerine Mansur Yavaş’tan yanıt geldi.

Yavaş, ‘korkak’ kelimesi hakkında şu cevabı verdi:

“Korkak kelimesini asla kabul etmiyorum. Hiçbir zaman korkmadım, korkan zaten Ankara Büyükşehir Belediyesine aday olmaz. Elimizi taşın altına koymamız gerekirse koyarız, ama bunun yolu yordamı usulü bellidir.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olacağına dair sayın Meral Akşener’in çok söylemi oldu. Keşke bunu son ana bırakmadan farklı bir karar alınsaydı daha düzgün olurdu. Belki de o zaman benim aday olmamı istiyorsa önümü açabilirdi. Korkaklıkla suçlanmak açıkçası zoruma gidiyor.”