Hatay’ın Belen ilçesinde depremde yıkılan binada arama kurtarma çalışması yapan Mehmetçik, 5 kişilik bir aileyi sağ olarak enkazın altından çıkarmayı başardı.
Türkiye, 6 Şubat’ta 2 şiddetli depremle sarsıldı.
Kahramanmaraş merkezli yaşanan afet, geniş coğrafyayı etkiledi.
10 ili vuran deprem, büyük yıkımlara ve göçüklere neden oldu.
Ağır kayıpların verildiği acı olayda dördüncü güne girildi.
İlk andan itibaren devletin tüm kurumları afet bölgelerinde arama-kurtarma çalışmalarını başlattı.
4.günde de devam eden çalışmalarda, mucizevi kurtuluşlar yüreklere su serpiyor..
Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Hatay’ın Belen ilçesindeki bina enkazında sıkışan, 3’ü çocuk 5 kişilik ailenin sağ kurtarıldığını duyurdu.
3’ü çocuk 5 kişilik aile sağ kurtarıldı
Bakanlığın Twitter’daki hesabından yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
Hatay’ın Belen ilçesinden sevindiren bir haber… 3’üncü Ana Jet Üs Komutanlığımıza bağlı Arama Kurtarma İhtisaslı Personelimiz (AKİP) bir binanın enkazında sıkışan 3’ü çocuk olmak üzere 5 kişilik aileyi sağ olarak kurtardı.
Bankacılık sektörünün toplam mevduatı, bankalar arası dahil olmak üzere 3 Şubat ile biten haftada 13,7 milyar lira artarak, 9 trilyon 479,8 milyar lira, kredi hacmi ise 7 trilyon 580,5 milyar liraya yükseldi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından haftalık
para ve banka istatistikleri yayınlayarak kamuoyu ile paylaştı.
Bankacılık sektöründeki toplam mevduat 13 milyar 661 milyon 619 bin lira artarak
9 trilyon 479 milyar 848 milyon 394 bin liraya çıktı.
TL cinsi mevduat yüzde 0,3 arttı
Aynı dönemde bankalardaki TL cinsi mevduat yüzde 0,3 artışla
4 trilyon 973 milyar 42 milyon 750 bin lira, yabancı para (YP) cinsinden
mevduat ise yüzde 0,2 azalışla 4 trilyon 115 milyar 353 milyon 141 bin lira
oldu.
Yabancı para mevduatı
Bankalarda bulunan toplam YP mevduatı, geçen hafta 229
milyar 980 milyon dolar düzeyinde gerçekleşirken, bu tutarın 195,5 milyar
doları yurt içinde yerleşik kişilerin hesaplarında toplandı.
Yurt içi yerleşiklerin toplam YP mevduatındaki değişime
bakıldığında, parite etkisinden arındırılmış verilerle 3 Şubat itibarıyla 319
milyon dolarlık azalış görüldü.
Taksitli ticari kredi miktarı arttı
Mevduat bankalarındaki tüketici kredileri, geçen hafta yüzde
1,2 artarak 1 trilyon 74 milyar 808 milyon 156 bin lira oldu. Aynı dönemde
taksitli ticari krediler yüzde 0,4 artışla 883 milyar 58 milyon 834 bin lira, kredi kartları bakiyesi de yüzde 2,7 yükselişle 710 milyar 668 milyon 640 bin
liraya çıktı.
Konut kredisi 332,7 milyar lira oldu
Mevduat bankalarındaki tüketici kredilerinin 332 milyar 711
milyon 170 bin lirası konut, 42 milyar 295 milyon 954 bin lirası taşıt ve 699
milyar 801 milyon 32 bin lirası diğer kredilerden oluştu.
Toplam kredi hacmi arttı
Toplam kredi hacmi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 57,2 artış kaydetti. Buna göre, bankacılık sektörünün TCMB dahil toplam kredi hacmi de 3
Şubat ile biten haftada 72 milyar 510 milyon 18 bin lira artarak 7 trilyon 580
milyar 490 milyon 947 bin liraya çıktı.
Kınık, bölgede ihtiyaç duyulan malzemeleri sıralarken, “Sadece evleri yıkılanlar değil, evlerine giremeyen insanlar da muhtaç durumda” dedi.
Deprem bölgesi için seferber olan kuruluşlardan biri de Kızılay oldu.
Kızılay depremzedelerin imdadına koşarken, kurumun başkanı Kerem Kınık, Ensonhaber canlı yayında önemli açıklamalarda bulundu.
Kızılay Başkanı, Ensonhaber’e konuştu
Kınık, özellikle konserve, bebek maması, paket süt, uzun süre dayanabilecek gıdalar, içme suyu, yüksek enerji gıdalar gibi ürünlerin tedarikine vurgu yaptı.
Kış soğuğundan korunmak için battaniye, uyku tulumu ve olumsuz hava şartlarına karşı dayanıklı olabilecek çadır ihtiyacından söz eden Kınık, şunları söyledi:
“Sadece evleri yıkılanlar değil…”
Bebeklerin ve kadınların hijyen ihtiyaçları var. 13.5 milyon insan etkilendi. Sadece evleri yıkılanlar değil, evlerine giremeyen insanlar da bu anlamda muhtaç durumda. Tedarik zinciri koptuğu için marketler çalışmıyor. İnsanlar, maddi imkanları olsa bile ihtiyaçlarını giderebilecek durumda değil. Şu aşamada biraz dışarıdan desteklenmeye ihtiyaçları var.
Kahramanmaraş merkezli ve büyük yıkımlara neden olan depremlerle ilgili konuşan AFAD Deprem Risk ve Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar, “Yer kabuğunda 400 kilometre hat boyunca 3-4 metre deformasyon oluştu” dedi.
Türkiye tarihinin en büyük felaketini yaşıyor.
Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 7.7 ve 7.6’lık depremlerde yıkım büyük oldu.
Adana, Şanlıurfa, Kilis, Hatay, Diyarbakır, Adıyaman, Osmaniye, Malatya ve Gaziantep’in içinde bulunduğu 10 ilde binlerce bina yıkıldı.
Şanlıurfa ve Kilis’te arama kurtarma çalışmaları sona ererken, diğer illerde ise çalışmalar devam ediyor.
AFADDeprem Risk ve Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar, depremle ilgili yaptığı açıklamasın artçı sarsıntılar devam ettiğini ve kesinlikle hasarlı binalardan uzak durulması gerektiğini söyledi.
“Yer kabuğunda 400 kilometre hat boyunca 3-4 metre deformasyon oluştu”
Yaşanan depremin, karasal ortamda meydana gelen en büyük depremlerden biri olduğunu vurgulayan Tatar, açıklamalarında şu ifadeleri kullandı:
Yer kabuğunda 400 kilometre hat boyunca 3-4 metre deformasyon oluştu. Karasal ortamlarda meydana gelen en büyük depremlerden biri. Belli bir büyüklüğe kadar artçı sarsıntıların oluşabileceğini söyleyebiliriz.
Hasarlı binalardan belli bir süre uzak durmamız gerekiyor. Hasar tespit çalışmaları sonucunda oturulabilir raporu alındıysa binalara girmekte yarar var.
“28 farklı kurumdan 69 araştırmacı sahalarda araştırma yapıyor”
Sahada çalışmaların devam ettiği belirten Tatar, sözlerini şöyle sürdürdü:
Sahada çalışan uzmanlar var. Bilimsel veriler gelmeye başladı. Karayollarının demiryollarının 3-4 metre deformasyona uğradığını görüyoruz. 28 farklı kurumdan 69 araştırmacı sahalarda araştırma yapıyor.
Kahramanmaraş başta olmak üzere Adıyaman, Hatay, Şanlıurfa ve diğer birçok ilde meydana gelen depremlerin sonrasında binalarda kullanılan raylı sistemin ne olduğu araştırılmaya başlandı. Peki deprem zamanlarında büyük koruma sağlayan raylı sistem nedir, nasıl çalışır? İşte binalardaki raylı sistemin yararları…
Kahramanmaraş ve 10 ili etkileyen depremler sonrası pek çok vatandaş binalarda raylı sistem olmasının yararlarını merak ediyor.. Raylı sistemin ne olduğu ve nasıl çalıştığı da sorgulananlar arasında yer alıyor. İşte binaların yapımında kullanılan raylı sistemin afet zamanlarında sağladığı faydalar…
Binalarda raylı sistem nedir?
Deprem ülkelerinin başında gelen Japonya raylı sistemli bina inşa ediyor ve böylece doğal afeti en az hasarla atlatmış oluyor. Raylı sistemli binanın ne olduğu ve nasıl depremden koruduğu merak ediliyor.
Japonya ilk kez 1995’de meydana gelen felaket sonrasında ülkede eski binalara güçlendirme yapılırken yeni binalar da yeni sistem doğrultusunda inşa edilmeye başlandı. Yapılan koruma sistemleri, binaların yüksekliğine göre farklılık gösteriyor. Üç katlı binalarda duvarların güçlendirilmesi ve temelin levhalar ile korunması koşulu konuluyor. Ayrıca orta yükseklikteki binalarda ise daha fazla önlemler alındığı biliniyor.
Raylı sistemli binalar, isminden anlaşılacağı gibi rayların üzerine inşa ediliyor. Deprem esnasında ise binalar, yerkabuğundan bağımsız bir şekilde ray üzerinde hareket etmeyi sürdürüyor. Bu sayede bina ray üzerinde sağa sola sallanırken, sallantının şiddeti de azalmış oluyor.
Raylı sistemi bulan ülke hangisi?
Raylı sistemin dünyada ilk kez Japonya’da kullanıldığı biliniyor. 1995 yılında meydana gelen felaket sonrası ülke bu sistem üzerinde çalışmalar yapmış ve binalara bu uygulama yaptırılmıştır.
Türkiye’nin yüreğini yakan iki deprem, 10 ilde etkili oldu, büyük yıkıma sebebiyet verdi. Depremlerin meydana geldiği ilk saat diliminde AK Partili teşkilat üyeleri, hemen sahaya odaklandı. Vekiller başta olmak üzere partide görevli kim var kim yoksa tüm çağrılara cevap verildi.
Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde meydana gelen
7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin ardından devlet, tüm imkanlarını seferber
etti.
Teşkilatın tüm üyeleri sahada
AK PartiTeşkilat Başkanlığı’nın koordinesinde de milletvekilleri,
genel başkan yardımcıları, MYK, MKYK üyeleri, Gençlik Kolları ile Kadın Kolları
Başkanlığı’ndan isimler depremin hasara yol açtığı 10 ilde ilk günden itibaren
görevlendirilerek, çalışmalarını sürdürüyor.
10 ilde çalışma var
Adıyaman, Osmaniye, Adana, Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis,
Kahramanmaraş, Diyarbakır, Hatay ve Malatya’da görev alan AK Parti mensupları,
sahada organize olarak deprem bölgesindeki 68 ilçe, köy ve mahallelerde
çalışmalarını yürütüyor.
Depremzedelerin şikayet ve taleplerini not alarak gerekli
yardımların doğru yerlere ulaşmasını sağlayan AK Partili yöneticiler, arama
kurtarma ekiplerinin ihtiyaç duyulan noktalara yönlendirilmesinde de etkin rol
alıyor.
Gönüllüleri de organize ediyorlar
Bölgedeki gönüllüleri de organize eden AK Partili isimler,
kendi şehirlerinden gelen yardımların koordinesinde de görev alıyor.
Öte yandan, Yerel Yönetimler Başkanlığı’nca da depremin
etkili olduğu Adıyaman, Osmaniye, Adana, Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis,
Kahramanmaraş, Diyarbakır, Hatay, Malatya ve ilçelerine destek verecek diğer AK
Partili belediyeler ile eşleştirildi.
AFAD ile koordineli çalışılıyor
AK Partili büyükşehir, il ve ilçe belediyeleri AFAD ile
koordineli bir şekilde çalışarak, arama-kurtarma çalışmalarına katılarak,
barınma, giyim-gıda ve mobil aşevleriyle depremzedelere destek oluyor.
Vatandaşlar depremin büyüklüğü ve şiddeti nasıl ölçülüyor sorusuna yanıt arıyor. Peki deprem büyüklüğü nasıl ölçülür ve Richter ölçeği ne işe yarar? İşte merak edilen soruların yanıtı..
Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde meydana gelen ve 10 ilde hissedilen 7,7 büyüklüğündeki depremin ardından deprem hakkında araştırmalar hız kazandı.
Birçok vatandaş depremin nasıl meydana geldiği ve depremin büyüklüğünün nasıl ölçüldüğünü öğrenmek için araştırma yapmaya başladı.
6 Şubat’ta meydana gelen deprem büyük bir yıkıma sebep oldu. Başta Kahramanmaraş olmak üzere birçok ilimizde büyük hasara yol açan depremin büyüklüğü 7,7 olarak açıklandı.
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü tarafından açıklanan bilgilerde şu ifadeler yer alıyor;
“Depremi oluşturan kirik genelde yer kabuğunun derinliklerindedir, ancak büyük depremlerde yer yüzeyine kadar ulaşır ve bizim fay kırığı dediğimiz yüzey kırıklarını oluşturur. Bir deprem olduğunda, derinlerde oluşan kırığı doğrudan gözle görmek mümkün olmadığından, onun yüzölçümünü dolaylı olarak tahmin etmek zorunda kalırız. Bir başka deyişle deprem kırığını kendisini görmesek de, onun ortaya çıkardığı etkileri inceleyerek büyüklüğü hakkında bir fikir edinebiliriz.”
Buna örnek olarak, birisinin bir havuza tas attığını, ancak bizim taşın büyüklüğünü bilmediğimizi kabul edelim. Taşın havuza düşerken çıkardığı sesi dinleyerek veya havuzda oluşan dalgalanmaların boyutuna bakarak taşın küçük mü, yoksa büyük bir taş mı olduğunu tahmin edebiliriz. Depremin büyüklüğünü kestirmek de tamamen buna benzer bir süreçtir. Deprem de, yerkabuğu içerisinde havuzdaki suya benzer şekilde dalgalanmalar oluşturur.
Yerkabuğunda oluşan dalgalanmaları ölçmek için sismometre dediğimiz aygıtlar kullanılır. Hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın, büyüklük hesaplanırken, depremin merkezinin doğru bir şekilde belirlenmiş olması esastır. Havuza atılan taş örneğine dönecek olursak, su üzerinde oluşan dalgaların genliği, kaynak noktasından uzaklaştıkça yavaş yavaş azalır. Bu nedenle, dalgalanmaların genliğini yorumlarken onun ne kadar uzak bir mesafeden geliyor olduğunu bilmek şarttır.
Göz önünde tutulması gereken önemli bir nokta, yerkabuğunun hiçbir zaman havuzun suyu gibi yalın bir yapıya sahip olmaması, katmanlar, kıvrımlar, vb. içeren çok karmaşık bir dokuya sahip olmasıdır. Bu nedenle depremle oluşan yerkabuğu dalgalanmaları yayıldığı yöne bağlı olarak çok farklı değişimlere uğrayabilir. Olası bu bozulmalar göz önüne alınarak, büyüklüğü belirlemek için çoğu zaman tek bir sismometrenin sonuçları ile yetinilmez. Depremi farklı yönlerden ve farklı uzaklıklardan izleyebilmiş birçok sismometre ölçümünün ortalaması alınarak daha güvenli bir sonuç elde edilir.
Richter ölçeği sismoloji’de kullanılan, dünya genelinde meydana gelen depremlerin aletsel büyüklüklerini ve sarsıntı oranını belirleyen ve sınıflara ayıran uluslararası ölçüm birimidir.
Richter ölçeği 1935 yılında Charles Francis Richter ve Beno Gutenberg tarafından Kaliforniya Teknik Enstitüsünde tasarlanıp ilk olarak ML-ölçeği olarak isimlendirilmiştir.
Amerikan Sismoloji Derneği Bülteninde “Bir aletsel deprem büyüklük ve sarsıntı oranı ölçeği” isimli bilimsel yayımlamada, Charles Francis Richter’in ilk defa K. Wadati’nin 1931’de yayımladığı, “bir aletsel deprem ölçeği” fikrini Kaliforniya’da meydana gelen depremlerde uyguladığı belirtilmiştir.
Depremin şiddeti ve büyüklüğü ne anlama gelir?
Depremin şiddeti ve depremin büyüklüğü kavramlarını sıklıkla duyuyoruz. Depremin şiddeti ve depremin büyüklüğü farklı şeylerdir. İşte AFAD’ın bu soruya verdiği yanıt..
Depremin şiddeti
Herhangi bir derinlikte olan depremin, yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir deyişle depremin şiddeti, onun yapılar, doğa ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür. Bu etki, depremin büyüklüğü, odak derinliği, uzaklığı, yapıların depreme karşı gösterdiği dayanıklılık dahi değişik olabilmektedir. Şiddet depremin kaynağındaki büyüklüğü hakkında doğru bilgi vermemekle beraber, deprem dolayısıyla oluşan hasarı yukarıda belirtilen etkenlere bağlı olarak yansıtır.
Depremin büyüklüğü
Deprem sırasında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Enerjinin doğrudan doğruya ölçülmesi olanağı olmadığından, Amerika Birleşik Devletlerinden Prof. C. Richter tarafından 1930 yıllarında bulunan bir yöntemle depremlerin aletsel bir ölçüsü olan “Magnitüd” tanımlanmıştır. Prof. Richter, episantrdan 100 km. uzaklıkta ve sert zemine yerleştirilmiş özel bir sismografla (2800 büyütmeli, özel periyodu 0.8 saniye ve sönümü olan bir Wood-Anderson torsiyon Sismografı ile) kaydedilmiş zemin hareketinin mikron cinsinden (1 mikron 1/1000 mm) ölçülen maksimum genliğinin 10 tabanına göre logaritmasını bir depremin “magnitüdü” olarak tanımlamıştır. Bugüne dek olan depremler istatistik olarak incelendiğinde kaydedilen en büyük magnitüd değerinin 8.9 olduğu görülmektedir. (31 Ocak 1906 Colombiya-Ekvator ve 2 Mart 1933 Sanriku-Japonya depremleri).
Merkez üssü Kahramanmaraş olan 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki yıkıcı depremin etkisi devam ediyor. Arama kurtarma çalışmaları sürdürülüyor. Bu aşamada depremzedelerin lehine ve yaraların daha hızlı sarılması için yeni kararlar alınıyor.
Depremle ilgili ihtiyaçların doğrudan alımlarının limiti artırılarak prosedürlere takılmaması sağlanıyor ve zaman kaybı ortadan kaldırılıyor.
431 bin 810 lira olan ihalesiz alım limiti 5 milyon lira yapıldı
Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaçların karşılanmasına yönelik olarak Kamu İhale Kanunu’nda 431 bin 810 lira olan ihalesiz olarak doğrudan alım limiti, Cumhurbaşkanı kararıyla 5 milyon liraya çıkarıldı.
Karar 28 Şubat 2023 tarihine kadar geçerli olacak.
Parasal limitler artırıldı
Cumhurbaşkanı kararıyla, Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerinde ortaya çıkan ihtiyaçların karşılanması için doğrudan temin yoluyla yapılacak alımlarda uygulanacak parasal limitlerin artırılmasına karar verildi.
Karar, Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayınlandı.
En çok etkilenen 10 ili kapsıyor
Karara göre, 6 Şubat’ta meydana gelen deprem afetinden en çok etkilenen 10 ilde ortaya çıkan ihtiyaçların karşılanması sağlanacak.
Kahramanmaraş depremlerinde Antakya’daki evinde eşiyle birlikte enkaz altında kalan Yusuf Üneş “Apartman devrildi, yan binaya yaslandı. Oğlum sırtına aldı annesini, enkazın altından sürükleyerek çıkardı” dedi.
Türkiye, 6 Şubat’ta 2 şiddetli depremle sarsıldı.
Kahramanmaraş merkezli yaşanan afet, geniş coğrafyayı etkiledi.
10 ili vuran deprem, büyük yıkımlara ve göçüklere neden oldu.
Ağır kayıpların verildiği acı olayda dördüncü güne girildi.
İlk andan itibaren devletin tüm kurumları afet bölgelerinde başlatılan arama-kurtarma çalışmaları 4. günde de devam ediyor..
Enkazlardan çıkartılan yaralı depremzedelerin bir kısmı uçaklarla İstanbul’a sevk ediliyor.
Bazı depremzedelerin tedavisi Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde devam ediyor.
Yetkililer şu ana kadar 155 yaralının hastaneye ulaştığını bildirdi. Depremzedeler, gün içinde aralıklarla havalimanından ambulanslarla hastaneye getirilirken, bazı depremzedelerin ise kendi imkanlarıyla hastaneye ulaştığı görüldü.
Enkazdan 8 saat sonra çıkarılan depremzede yaşadıklarını anlattı
Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’ne Antakya’dan gelen 79 yaşındaki Zekiye Belkıs Üneş’in de tedavisine devam edildi. Antakya’da 3’üncü kattaki dairesinde depreme yakalanan, 8 saat enkaz altında kalan Zekiye Belkıs Üneş’in eşi Yusuf Üneş, hastanede gözyaşlarına hakim olamadı.
Eşinin oğlu tarafından enkazdan çıkarıldığını söyleyen Yusuf Üneş, şu ifadeleri kullandı:
Altımızda iki kat yerle bir oldu. Alt katlarda 8 kişi vardı, hepsi hayatını kaybetti. Ben eşimi sırtıma alıp zorla indirdim. Oğlum İskenderun’dan geldi, kurtardı bizi. Sırtına aldı annesini, enkazın yıkıntının altından sürükleyerek çıkardı.
Antakya’da taş üstünde taş kalmamış. Diğer akrabalarımızdan bir grup var, 4 günden beri çalışıyorlar. Binanın 8’inci katındakilere 4 gündür ulaşamadılar. En azından cenazelere yetişebilsek, ölenlerin enkazda kalmadıklarını bilsek, emin oluruz. Şimdi hiçbir şeye yetişemedik.
“İmdat diye bağırmak istedim ama her yer çökmüş”
Deprem anını anlatan Üneş, sözlerini şöyle sürdürdü:
İlk gerçekleşen depremde evimiz sarsılmaya başladı, eşim yatak odasına gelip uzandığında sallanmaya başladık. Her taraftan üzerimize parçalar dökülmeye başladı. Parçalar dökülürken, yatağın yan kısmına, yere yatmasını söyledim. Yatamayacağını söyledi. Sonunda yan tarafa düştü, ben de yatağın diğer tarafına düştüm. O sırada üzerimize büyük bir dolap devrildi. Aşağı doğru çökmeyi hissetmeye başladık. Bina sola doğru devrildi, komşu apartmana yaslandığını anladık.
O anlarda koşup balkona, ‘imdat’ diye bağırmaya çıktım fakat, kim duyacak, her yer çökmüş, merdivenler yıkılmış. Bina üst üste çökmüş, üçüncü kata balkondan yürüyerek çıktı çocuklarımız. Sonradan yetişip geldiler. Oğlum annesini sırtladı, enkazda bulunduğu yerden çıkardı. Aşağıda arabaya indirdik, etrafımız yağmur, soğuk. Bakın üstümüzde hiçbir şeyimiz yok, ne kimlik, ne elbise, ne para hepsi evde kaldı. Çocuklar aldı bizi, öylece geldik. Evimiz şimdi çökmüş vaziyette, yana doğru yatıyor altta bir iki kat çökük vaziyette.
Kahramanmaraş’ta meydana gelen 7.7 ve 7,6 şiddetindeki depremlere Hatay ve Malatya’da yakalanan 3 kişi, memleketleri Mardin’in Mazıdağı ilçesinde gözyaşları arasında son yolculuğuna uğurlandı.
Türkiye tarihinin en büyük felaketini yaşıyor.
Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 7.7 ve 7.6’lık depremlerden etkilenen Adana, Şanlıurfa, Kilis, Hatay, Diyarbakır, Adıyaman, Osmaniye, Malatya ve Gaziantep’in içinde bulunduğu 10 ilde binlerce bina yıkıldı.
Şanlıurfa ve Kilis’te arama kurtarma çalışmaları sona ererken diğer illerde çalışmalar devam ediyor.
Bu büyük felakette şimdiye kadar 14 binden fazla kişi yaşamını yitirdi. Sayısının artmasından endişe edilen kayıplar, Türkiye’yi yasa boğdu.
Tarihin en büyük kayıplarından birini verdiğimiz şu günlerde kaybettiğimiz canlar için defin işlemleri de başladı.
Hatay’da vefat eden baba kıza Mardin’de veda
Hatay’da ikamet eden Kardiyoloji Uzmanı Dr. Mehmet Faruk Aksoy ve kızı Niğda Aksoy ikamet ettiği binanın yıkılması sonucu enkaz altında kaldı.
AFAD, UMKE ve Kızılay ekiplerinin çalışması sonucu depremin üçüncü gününde enkaz altından cansız bedenlerine ulaşılan Dr. Aksoy ve kızının cenazeleri memleketi Mardin’in Mazıdağı’na getirildi.
Baba ve kızın cenazesi Mehmet Faruk Aksoy’un doğup büyüdüğü Ortaklı Mahallesi’de gözyaşları arasında toprağa verildi.
6 ay önce iş için Malatya’ya taşınan 2 kişi de toprağa verildi
Öte yandan 6 ay önce iş için Malatya’ya taşınan Teyfik Bulut ve eşi Rahime Bulut Kahramanmaraş’ta meydana gelen şiddetli depreme ikamet ettikleri Malatya’da yakalandı.
Oturdukları binanın çökmesi sonucu enkaz altında kalan çift, arama kurtarma ekipleri tarafından cansız bedenleri enkaz altından çıkarıldı. Teyfik Bulut’un cenazesi defnedilmek üzere memleketi Mardin’in Mazıdağı ilçesi Kocakent Mahallesine getirildi.
Teyfik Bulut’un eşi Rahime Bulut’un cenazesi defnedilmek üzere memleketi olan İzmir’e götürüldü.