Enkaz altından 3’üncü gün çıkartılan ve iki bacağı diz altından ampute edilen 14 yaşındaki İnci Aşit, tedavi gördüğü Adana’dan Cumhurbaşkanlığı’na ait uçakla Ankara’ya götürüldü.
Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde meydana gelen ve 11 ilde yıkıma sebep olan 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki büyük deprem felaketi yaşandı.
Hatay’ın merkez Antakya ilçesinde meydana gelen ilk depremde Aşit ailesinin de oturduğu bina yıkıldı.
Anne Gürsel Aşit ile çocukları Tuna ve Defne Yasemin kaçarak kurtuldu.
Baba Vecih ile kızı İnci Aşit enkaz altında kaldı. Arama kurtarma çalışmasının 3’üncü günü İnci Aşit yaralı olarak enkazdan çıkartıldı.
İki bacağı diz altından kesildi
Sahra hastanesinde yapılan ilk müdahalenin ardından Adana’daki Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’ne sevk edilen İnci Aşit’in iki bacağı da diz altından kesildi.
Tedavisinin ardından taburcu edilen İnci Aşit ile ailesi çadır kampa yerleştirildi.
Cumhurbaşkanlığına bildirdiler
Burada İnci’yi fark eden gönüllüler durumu hakkında cumhurbaşkanlığına bildirdi.
Cumhurbaşkanlığına ait uçakla Ankara’ya götürüldü
Tekrar hastaneye götürülen İnci ile annesi, küçük kardeşi ve ablası, dün akşam Adana’ya gönderilen cumhurbaşkanlığına ait uçakla Ankara’ya götürüldü.
İnci Aşit, Ankara Şehir Hastanesi’nde tedaviye alındı.
Babasına ulaşılamadı
Enkaz altında kalan baba Vecih Aşit’e ise henüz ulaşılamadığı bildirildi.
Mersin’in tatil beldesi Kızkalesi’nde deniz suyu yaklaşık 100 metre çekildi. Geçen hafta Anamur ve Bozyazı’da çekilen deniz suyu ise yükselip tekrar eski seviyesine ulaştı.
Mersin’in Erdemli ilçesindeki UNESCO Dünya Miras Geçici
Listesi’ndeki Kızkalesi sahilinde deniz suyu çekildi.
Çekilmenin yaklaşık 100 metre olduğu belirtildi.
Bölge halkı deniz suyuyla kaplı olan kayalıkların ortaya
çıkmasıyla şaşkınlık yaşadıklarını ifade etti.
Anamur ve Bozyazı
sahillerinde su tekrar yükseldi
Suların yaklaşık 30 metre çekildiği Anamur ve Bozyazı
sahillerinde ise su tekrar yükseldi.
Sahil eski seviyesine gelirken, halkın üzerinde yürüdüğü
kayalıklar ve kumsal suyla kaplandı.
Mehmetçik Okulu’nda çocuklarla bir araya gelen Bakan Akar, mutfakları denetlemeyi es geçmedi. Ardından İskenderun’da Mehmetçik’in çalışmalarını inceleyen Akar, hastane olarak kullanılan gemide, vatandaşları ziyaret etti.
Bakan Akar, kent merkezinde incelemelerde bulundu.
Ekmek fırınını inceledi
Türk Silahlı Kuvvetleri İnsani Yardım Tugayı Doğal Afetler Arama Kurtarma (DAK) Tabur Komutanı’ndan son çalışmalara ilişkin bilgi alan, talimat veren Akar, Milli Savunma Bakanlığına bağlı ASFAT A.Ş tarafından kurulan günlük 10 bin kişilik yemek dağıtım kapasitesine sahip mutfak ile Türk Silahlı Kuvvetlerine ait ekmek fırınında da incelemelerde bulundu.
Daha sonra Akar beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Güler ile Mehmetçik tarafından Atakaş Hatayspor Tesislerinde kurulan çadır kenti ziyaret etti.
200 çadırın bulunduğu çadır kentte vatandaşlarla bir araya gelen, taleplerini dinleyen Akar, Mehmetçiğin yemek dağıtım faaliyetini de takip etti.
Çocuklarla oyun oynadı
Çadır kentte kurulumu tamamlanan Mehmetçik Okulu’nda da incelemelerde bulunan Akar, yetkililerden faaliyetlere ilişkin bilgi aldı.
Bir araya geldiği çocuklarla oyun oynayan Akar, eğitim ve öğretimin önemine vurgu yaptı.
Asrın felaketinin ardından diğer faaliyetlerle birlikte üzerinde en fazla durulacak konuların başında eğitimin geldiğini belirten Akar, bölgede yaraların sarılmasıyla birlikte eğitim öğretimin de en kısa zamanda başlayacağını söyledi.
Çocuklara eğitim verilecek
Mehmetçik Okulu’nda, çocuklara Milli Eğitim Bakanlığı görevlileri tarafından eğitici ve eğlendirici çalışmaların yanı sıra psikodestek faaliyetlerinin yürütüleceği ifade edildi.
Bakan Akar, çadır kentte gördüğü Tacikistan Arama Kurtarma görevlilerine de çalışmalarından ve desteklerinden dolayı teşekkür etti, Tacikistan Savunma Bakanı’na selamlarını iletti.
NATO’dan konteyner desteği
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, daha sonra beraberindeki Orgeneral Güler ile İskenderun ilçesine geçerek Mehmetçiğin buradaki çalışmalarını yerinde denetledi.
NATO’nun İskenderun’da depremin ardından kuracağı konteyner kentte de incelemelerde bulunan Akar, buradaki çalışmaları yerinde inceledi, bilgi aldı, talimat verdi. NATO görevlileri ile de bir araya gelen Akar, gösterilen destekten dolayı teşekkür etti.
TCG Bayraktar’ı ziyaret etti
Milli Savunma Bakanı Akar’ın bir sonraki durağı, depremin ardından Rol-2 seviyesinde hastane olarak sağlık hizmeti vermeye başlayan Deniz Kuvvetleri Komutanlığının en büyük çıkarma gemisi TCG Bayraktar oldu.
Faaliyetlere ilişkin bilgi alan Akar, depremzedelerle bir araya geldi. Taleplerini dinleyen, doktorlarla görüşen Akar, kahramanca ve fedakarca faaliyetlerine devam eden Bahriyelilerle de bir araya geldi.
Gemi personeline hitap eden Akar, “Devlet millet omuz omuza çalışmalarımız sürüyor. Sizler de bu konuda büyük gayret gösteriyor, önemli katkılar sağlıyorsunuz. Yaptıklarınızdan dolayı hepinizi kutluyorum.” dedi.
İki bebek gemide doğdu
Deniz Kuvvetleri Komutanlığının en büyük çıkarma gemileri TCG Sancaktar ve TCG Bayraktar’da şu ana kadar 32 ameliyat, 6 bin 135 yaralının tedavisi yapıldı. Gemilerde ayrıca “Hatice Deniz” ile “Nur” isimli iki bebeğin doğumu da gerçekleşti.
Zonguldak’tan Hatay’ın Antakya ilçesine giden maden işçileri, enkaz altında kalan kadını kurtardıktan sonra kayınvalidesini çıkarmaya çalıştığı sırada artçı deprem oldu. Enkaz üstünde bulunan amirlerinin, ‘Boşaltın artçı sarsıntı oluyor’ uyarılarına rağmen 5 maden işçisi, yaptıkları tahkimata güvenerek içeride kalıp, kayınvalideyi de kurtardı.
Hatay’ın Antakya ilçesinde görev yapan Türkiye Taşkömürü
Kurumu Üzülmez Müessesi’nde çalışan 39 madenci, bölgede 7 kişiyi enkazdan
çıkardı.
Emek Mahallesi’ndeki enkazda çalışan ekip, depremin 58’inci
saatinde gelin ve kaynanayı sağ kurtardı.
Maden işçileri önce gelini çıkardı.
“Boşaltın” uyarısına rağmen çıkmadılar
Kayınvalideyi kurtarma çalışmaları sırasında artçı depremi
yaşayan maden işçileri, amirlerinin, ‘Boşaltın artçı sarsıntı oluyor’
uyarılarına rağmen kurdukları tahkimata güvenerek depremin geçmesini bekledi.
Hayatlarını riske atan maden işçileri, onu da kurtardı.
4 yıllık maden işçisi Tolgahan Çekiç (28) artçı deprem olduğu sırada içeride kalmaya kararı verdiklerini belirterek, şöyle konuştu:
“Depreme çok dayanacak durumda değildi”
Kendi önlemimizi alarak, canlının da tahkimatını yaptığımız için artçı depremde içeride bulunduk. Artçı olduğu zaman dışarıdan ‘çıkın’ dediler ama güvene aldığımız için durmaya karar verdik. Durduğumuz zaman Yasemin teyzeyi de tahkimat yaptığımız yere alıp, orada biraz bekledik. Bina da yıkık olduğu için depreme çok dayanacak durumda değildi ama ‘bu saatten sonra yapacak bir şey yok, kalalım’ deyip, teyzeyi sağlam bir yere getirdik ve o koridorda bekledik.
“Orada bırakmayalım, kalalım arkadaşlar”
Parademik mezunu olan 4 yıllık maden işçisi Berkay Uzun (25)
ise canlarını riske atmalarının kendisini duygulandırdığını ifade ederek,
şunları söyledi:
Orada bir can var, bizim canımızdan önce orada Yasemin teyzenin canı var. Biz zaten bu hedef için gitmişiz. Yapmamız gereken deprem anında orada durmaktı. Artçı sarsıntı olduğu anda dışarıdan mühendislerimiz, amirlerimiz, ‘Boşaltın artçı sarsıntı oluyor’ dediler. O an ‘Orada bırakmayalım, kalıyoruz arkadaşlar. Yasemin teyzeyi alıp, öyle çıkacağız’ dedik. 5 kişiydik, sadece ben değil, hepimizin canını riske atması beni çok duygulandırdı.
Risk aldılar
Antakya’daki Rende Sitesi’nde arama kurtarma çalışmasına
katılan 14 yıllık maden işçisi Zeki Erdoğan ise depremin 92’nci saatinde Fatma
Turhan’ı sağ kurtardıklarını, dışarıdaki arama kurtarma ekiplerinin içeriden
kurtarma çalışmasının riskli olduğunu söylemelerine rağmen, dışarıdan ulaşmanın
uzun süreceğini düşündükleri için risk alarak asansör boşluğundan girip
ilerlediklerini belirtti.
“Fatma ablanın sesi geliyordu”
Fatma Turhan’ın eşinin vefat ettiğini söyleyen Zeki Erdoğan, “Yaklaşık 50 metre ilerledik. Kulağımızı koyunca duvara Fatma ablanın sesi
geliyordu. Yanına ulaştığımda ilk ışık tuttuğumuzda Fatma abla eşinin başını
okşuyordu. Eşi vefat etmişti.” dedi.
“Biz riski seviyoruz”
Fatma Turhan’ı kurtaran ekipte yer alan 14 yıllık maden işçisi
Hasan Yolcu da kurtarma isteklerinin ağır basıp, risk aldıklarını ifade ederek,
şöyle konuştu:
İçeriden girmemiz gerekiyordu ama ilk başta izin verilmedi. İçeriden girilmesinin riskli olduğunu söylediler. Dışarıdan ulaşılmasının çok zor olduğunu ve oradaki canlının bir an önce bize ihtiyacı olduğunu düşündüğümüz için risk aldık. Madende çalıştığımız için zaten biz riski seviyoruz. Sürekli risk içerisinde çalışıyoruz.
Samsung’dan yapılan açıklamaya göre şirket, 17 yıldır küresel televizyon pazarına liderlik ediyor.
2006 yılında dünyanın en büyük TV markası haline gelen Samsung, o zamandan bu yana liderliği bırakmadı.
Bu, özellikle son derece rekabetçi TV pazarı düşünüldüğünde dikkate değer bir başarı olarak kayıtlara geçti.
Pazar araştırma şirketi Omdia’ya göre Samsung, küresel TV pazarının gelirlerinde yüzde 29,7’lik bir paya sahip.
2022’de şirket, 9.65 milyon QLED TV satarak birinci sınıf TV segmentinde lider oldu. 2017’de QLED TV’lerin piyasaya sürülmesinden bu yana Samsung, geçen yılın sonuna kadar 35 milyondan fazla QLED TV sattı.
Premium TV segmentinde de lider
Premium TV segmentinde (fiyatı 2.500 doların üzerinde), Samsung’un pazar payı yüzde 46,2’ye ulaştı. Bu rakam, 2019’dan bu yana art arda yüzde 40’ın üzerinde seyrediyor.
Geçen yıl şirket, 75 inç üstü TV segmentinde birçok rakibini geride bırakarak üstünlüğünü sürdürdü.
2006 yılında Bordeaux TV serisini, 2009 yılında LED TV’lerini piyasaya süren Samsung, ilk akıllı TV’sini ise 2011 yılında satışa çıkardı.
Şirket, ardından 2017 yılında QLED TV’leri, 2018 yılında 8K QLED TV’leri, 2021’de Mini-LED tabanlı Neo QLED TV’leri ve 2022’de MicroLED TV’leri piyasaya sürdü.
Çin’deki koronavirüs tedbirleri gevşetilip normalleşmeye dönülünce, arz ve talep ilişkisi yeni boyut kazandı. Bu da üretim ve tüketimin birlikte artmasına neden olacak.
Çin dünyanın ABD’den sonra ikinci dev ekonomisi. Çin’de yaşanan gelişmeler küresel ekonomilere direkt yansıyor.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings,
Çin’de beklenenden daha güçlü toparlanmanın artılarını sıraladı.
Çin ekonomisinin büyüme tahmini yüzde 4,1’dan yüzde 5’e yükseldi
Fitch’ten yapılan açıklamada, yetkililerin “sıfır
koronavirüs” politikasını bırakmasının ardından, Çin ekonomisine ilişkin 2023
büyüme tahmininin yüzde 4,1’den yüzde 5’e çıkarıldığı anımsatıldı.
Çin’in büyüme tahminindeki artış küresel ekonomiye yüzde 0,2 yansıyacak
Çin’in büyüme tahminindeki
yaklaşık 1 puanlık artışın, küresel ekonomik görünüme ilişkin yüzde 1,4’lük
büyüme tahminini de otomatik olarak 0,2 puan artıracağı bildirildi.
Çin’in tüketici pazarlarıyla entegre olan
ekonomiler kazanacak
Açıklamada, Çin’in yeniden açılmasından en fazla faydayı,
mal ticareti ve turizm yoluyla Çin’in tüketici pazarlarıyla entegre olan
ekonomilerin sağlayacağının düşünüldüğü vurgulandı.
Çin’in enerjiye etkisi artacak
Ülkenin enerji talebinin ekonomik büyümesiyle ilişkisine
işaret edilen açıklamada, Çinli kullanıcıların LNG talebindeki güçlü artışın,
gaz stoklarının LNG ithalatı yoluyla yeniden oluşturulduğu Avrupa’da bu yıl
öngörülen enerji kaynaklı enflasyon düşüşünü kesintiye uğratabileceği ifade
edildi.
Oyuncu Farah Zeynep Abdullah’ın sosyal medyadan paylaştığı “Devlet ve Allah kelimelerini bir arada görmek istemiyorum” sözleri tepki topladı. Takipçileri, ünlü oyuncuyu eleştiri yağmuruna tuttu.
Türkiye, “asrın felaketi” ile mücadeleye tüm hızıyla devam ediyor.
Ekiplerin var gücüyle sahada olduğu ve vatandaşın yaralarını sarmaya çalıştığı bu süreçte, ünlüler camiasından da destekler geliyor.
81 ilde yardım eli, deprem bölgelerine seferberlik halinde uzanıyor.
Bu süreçte asparagas haberler de sosyal medyada ışık hızıyla yayılıyor.
Açıklamaları ve sert çıkışları ile gündemden düşmeyen oyuncu Farah Zeynep Abdullah da tepki toplayan bir paylaşımda bulundu.
Abdullah’ın, “Devlet ve Allah kelimelerini aynı cümlede, aynı paragrafta, aynı yerde görmek asla istemiyorum artık yeter” ifadeleriyle tweet attı.
Sosyal medyadan büyük tepki
Paylaşım karşısında tepkisiz kalamayan kullanıcılar, “Allah yar, devlet var olsun. Allah devletimizin yardımcısı olsun. Allah devletimizi korusun. Allah devletimize zeval vermesin” gibi dualar ederek cevap verdi.
Bir kullanıcı ise “Babası Irak Türkmeni, Saddam’dan kaçarak devletimize sığındı. Annesi Üsküplü, onlar da balkanlarda yaşadıkları zulümden dolayı devletimize sığındı. Kendisi ise bu topraklarda ünlü oldu. Allah kimseyi devletsiz bırakmasın” yorumunda bulundu.
Hatay’da çekilen Kalp Yarası’nın Azade’si Şenay Gürler, 10 ay yaşadığı Antakya günlerini sosyal medya hesabından paylaştı.
Türkiye’yi 6 Şubat’ta vuran Kahramanmaraş depremlerinin
ardından bir acı haber de Hatay’dan geldi. Hatay’ın Defne ve Samandağ’ı
ilçelerinde geçtiğimiz akşam meydana gelen 6.4 ve 5.8 büyüklüğündeki
depremlerde 6 kişi hayatını kaybetti. 18’i ağır olmak üzere 294 kişi yaralandı.
Başarılı oyuncu Şenay Gürler, deprem olmasaydı önceki gün
Hatay-Antakya’da oyun sahneleyecekti.
Gürler, 10 ay yaşadığı Antakya’daki yıkıma çok üzüldüğünü söyledi:
“10 ay yaşadık”
“Bu gece Antakya’da oyunum vardı. Çok heyecanlıydım 1 yıl sonra Antakya’ya gideceğim için. Programlar yaptık Meltem Gülenç ile birlikte. 10 ay yaşadık orada. Ben hayatımda bu kadar farklı kültürlerin, insanların, dini inançların iç içe geçtiği başka bir şehirde yaşamadım daha önce. Cami ve kilise neredeyse yan yanaydı. Birbirlerine nasıl saygılı olduklarını gördüm.
“Çok güzel insanlar”
Çok güzel insanlarla tanıştım, her anını coşkuyla yaşayan. Pırıl pırıl insanlar. Şimdi çoğu yaşamıyor ne yazık ki. Her an sürprizle karşılaşabileceğim hayalimdeki şehirdi Antakya. İstanbul’dan sonra ‘İşte yaşayabileceğim yer’ dediğim yerdi. Şimdi paramparça, acı hem de çok acı yüklü. İçim o kadar çok acıyor ki. Kaybettiğimiz insanlara, o güzelim şehrin geldiği hale.”
2 çocuk annesi Burcu Kara, yaşanan korkunç depremler sonrası şu anki ruh durumuyla ilgili paylaşım yaptı.
Geçtiğimiz haftalarda yaşanan Kahramanmaraş merkezli iki deprem 10
ili etkiledi. 7.7 ve 7.6’lık ‘Asrın felaketi’ olarak nitelendirilen depremler
nedeniyle binlerce vatandaşımız yaşamını yitirdi. Enkaz arama çalışmalarının
hala devam ettiği afet bölgesinde geçtiğimiz akşam Hatay’da
iki deprem daha yaşandı.
Yaşanan depremlerin
ardından ünlü oyuncu Burcu Kara,
sosyal medyadan bir paylaşımda bulundu.
İkinci bebeğini yeni dünyaya getiren Kara, duygularını şu sözlerle dile getirdi:
“Kendimi bencil gibi hissediyorum”
“İki haftayı geçti bu acıya yakalanalı. Dün gece üstüne yeni bir acı daha eklendi. Daha da kötü olacağını bile bile insan uzak duramıyor izlemekten, dinlemekten ve okumaktan… Bu kadar ağlayıp, uyuyamamaktan hasta olacağım diye korkuyorum artık. O da kendim için değil, bebek ve Ali için… Ama bir saat bakmasam vicdan yapıyorum, dayanamıyorum. Sanki orada olup bir şeylere faydam olurmuş gibi geliyor. Bakmasam kendimi bencil, taş kalpli hissediyorum.
“Toprak bana iyi geldi”
Hafta sonu çiçek aldık bize iyi gelsin diye. Sabah onları diktim, konuştum ve sevdim. Sonra fark ettim ki toprakta başka şeyler görüyorum. Yani bana en iyi gelen şey, toprağa dokunmak bile gözümün önündekileri, aklımdakileri unutturamıyor bir anlık da olsa. İşimiz çok zor. Hepimiz bu acıyı farklı şekillerde yaşıyoruz. Devir de çok kötü. Kötülerin, yalancıların ve fırsatçıların arasında, insanlar acısını bile yaşayamıyor. Allah güzel kalpli ve vicdanlı olan herkesin yardımcısı olsun. Hepimize şifa ve akıl, fikir versin”
Berrak Tüzünataç, İstanbul’daki binaların hasar tespiti için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na seslendi.
Türkiye’yi sarsan
Kahramanmaraş merkezli depremin ardından İstanbul depremi de yeniden gündeme
geldi. İstanbul’da ikamet eden insanlar yaşadıkları binanın risk durumunu merak ederken Berrak
Tüzünataç da bu konuya dikkat çekti.
İmamoğlu’na seslendi
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, vatandaşların “Hızlı Bina
Tarama Yöntemi” ile binaların risk durumunu sorgulayabilmeleri için bir uygulama başlatmıştı.
Bu konuda Berrak Tüzünataç
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na seslendi:
“Bu keyfi bir şey değil”
“Deprem bölgelerindeki bütün binaların depreme dayanıklı olup olmadığının denetlenmesinin kişilerin inisiyatifine bırakılmadan mecbur kılınması ve hemen bugün denetlemelerin başlaması gerekiyor. Bu keyfi bir şey mi ki kişilerin kabulüne bırakılıyor?”