Manchester United, Galatasaray maçıyla birlikte 66 yıl sonra bir ilk yaşadı. İngiliz ekibi, 1957’den sonra ilk kez bir maça beyaz forma ve kırmızı şort ile çıktı.
ensonhaber.com
Şampiyonlar Ligi A Grubu’nda temsilcimiz Galatasaray ile karşılaşan Manchester United için dikkat çekici bir haber gündeme geldi.
İngiliz medyasında yer alan habere göre, Manchester United’ın Galatasaray ile oynadığı maçta tarihi bir değişiklik yaptığı belirtildi.
1957’den sonra ilk
Manchester United’ın Galatasaray karşısında sahaya beyaz forma ve kırmızı şortla çıktığı hatırlatıldı. Kırmızı Şeytanlar’ın 1957’den sonra ilk kez beyaz forma ve kırmızı şortla sahada yer aldığı aktarıldı.
Uludağ’dan gelen kar sularının aktığı Deli Çay deresinde ıslah çalışması yapan kepçe operatörü, mahsur kaldı. İş makinesinin de durmasıyla kepçenin üzerine çıkan operatör, şaşkın bakışlar altında kurtarılmayı bekledi.
İHA
Bursa’da sağanak yağış ve fırtına hayatı olumsuz etkiliyor…
Özellikle Uludağ’da kar sularının erimesiyle birlikte, Yıldırım ilçesi İsabey Mahallesi Deli Çay deresinin debisi yükseldi.
Deli Çay deresinde ıslah çalışması yapan kepçe operatörü
ise yağışların dinmesiyle çalışmalarını sürdürmek istedi. Ancak yağışlarla
birlikte ıslanan toprağı hesaba katamadı.
Dakikalarca kurtarılmayı bekledi
Derenin debisinin yükselmesi,
altındaki toprağında yumuşamasıyla kendini derenin ortasında bulan
kepçe operatörü, neye yapacağını şaşırdı. İş makinesinin durmasıyla kepçenin
üzerine çıkan operatör, şaşkın bakışlar altında kurtarılmayı bekledi.
Aynı derede çalışan bir başka iş makinesinin kepçesini
uzatmasıyla ayağı bile ıslanmadan kurtulan operatör, çevredekilere de derin bir
nefes aldırdı.
“Allah korudu”
Olay yerine gelen itfaiye ve 112 Acil Servis ekipleri de
olaya müdahale etmeden döndü. Büyük bir şans eseri kurtulduğunu belirten
çevredeki vatandaşlar ise, “Nasıl olduysa derenin ortasında kaldı.
Sonra iş makinesinin üzerine çıktı. Başka bir kepçe yardımı ile yara almadan
kurtuldu. Allah korudu. Ya iş makinesi devrilseydi. Sulara gömülür giderdi” diye konuştu.
Aşırı sağcı Bakan Ben-Gvir, sivillerin silahlandırılması sürecinin devam etmesi gerektiğini söyledi. Ben-Gvir, “Silah hayat kurtarır” iddiasında bulundu.
AA
İsrail’in tartışmalı siyasi figürlerinden Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, tepki çekecek bir uygulamaya daha imza attı.
Ben-Gvir, Gazze’ye İsrail saldırılarının ardından, ülkesindeki sivilleri silahlandırmasıyla biliniyor.
Söz konusu isim, işgal altındaki Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimcileri silahlandırma kampanyasına da öncülük etti.
Bireysel silahlanmanın artırılmasını istedi
Aşırı sağcı Bakan Ben-Gvir, şimdi de Batı Kudüs’te üç İsraillinin öldürüldüğü noktada “bireysel silahlanmayı artırma” çağrısı yaptı.
Saldırının “Hamas ile konuşulmaması gerektiğini ortaya koyduğunu” savunan Ben-Gvir, şöyle dedi:
Her taraftan gelen eleştirilere rağmen gerek acil durum hizmetleri çalışanları gerekse sivillere, her yerde silah dağıtmaya devam edeceğim. Defalarca görüyoruz ki silah hayat kurtarır.
Sivillerin silah ruhsatı alımını kolaylaştırmakla övünüyor
Ben-Gvir, bu nedenle bir buçuk aydır “silah kullanma kursları açtığını, silah dağıttığını ve sivillerin silah ruhsatı alımını kolaylaştırdığını” kaydetti.
Polisin olmadığı yerde silahlı sivillerin “hayat kurtarabileceğini” savunan Ben-Gvir, Hamas ile Gazze’de varılan mutabakata karşı tutumunun bilindiğini, saldırının Hamas tarafından düzenlendiğini ileri sürdü.
Batı Kudüs’te düzenlenen silahlı saldırıda 3 İsrailli öldürülmüş, 3 kişi de ağır yaralanmıştı.
İsrail polisi, saldırıyı düzenlediği ifade edilen işgal altındaki Doğu Kudüs sakini iki Filistinlinin izindeki silahlı iki asker ve bir silahlı sivil tarafından öldürüldüğünü açıklamıştı.
Ben-Gvir’in sabıkası
İsrail’de Yahudi üstünlükçü siyasetiyle tanınan Ben-Gvir, işgal altındaki Batı Şeria’da yasa dışı Yahudi yerleşim biriminde yaşıyor ve uzun süredir tartışmalı bir figür olarak öne çıkıyor.
İsrail basınındaki haberlere göre, 7 Ekim’deki olayların ardından Ben-Gvir’in sivilleri ve yerleşimcileri silahlandırma kampanyası kapsamında, İsrailli ve yabancı silah şirketlerinden yaklaşık 25 bin silahın yanı sıra mühimmat ve diğer savaş malzemeleri satın alındı.
İsrail’in çeşitli yerlerinde sivillere silah dağıttığı görüntüleri paylaşan Ben-Gvir’in bu kampanyasına İsrail güvenlik otoritelerinin endişeyle yaklaştığı basında yer aldı.
Ben-Gvir, 7 Ekim’den sonra sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alınan kişilerin İsrail bayrağı önünde elleri kelepçeli halde çekilen fotoğraflarını paylaşmıştı.
Ben-Gvir’in sabıkası
İşgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da Yahudi yerleşimcilerin şiddet eylemlerini teşvik etmesiyle bilinen Ben-Gvir, fanatik Yahudilerin terör saldırılarına ilişkin davalarda avukatlık yaptığı için Filistinliler tarafından “katillerin avukatı”, “şeytanın avukatı” ve “sabıkalı” olarak adlandırılıyor.
Ben-Gvir, İsrail’in 1998’de terör eylemleri nedeniyle yasakladığı ve ABD’nin terör örgütü olarak tanımladığı ırkçı “Kah” hareketinin de geçmişte bir üyesiydi.
Görüşlerinin radikalliği nedeniyle askerlikten muaf tutulan ve hakkında “nefret, kışkırtıcı söylem ve ırkçılık” gibi suçlamalardan 53 iddianame hazırlanan Ben-Gvir, 2007’de “ırkçılık ve terör örgütünü desteklemek” suçundan hüküm giymiş, aşırı görüşleri nedeniyle askerlikten “ideolojik çürük” olarak terhis edilmişti .
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun yılbaşında göreve başlayan koalisyon hükümetinde Ben-Gvir, ülkedeki kolluk kuvvetlerinden sorumlu Ulusal Güvenlik Bakanlığına getirilmişti.
Zor günler geçiren Altay’da genç futbolcu Mehmet Onur Yıldız, profesyonel oldu.
DHA
Altay’da genç santrfor Mehmet Onur Yıldız profesyonel sözleşme imzaladı. Bu sezon A takım formasıyla ligde Kocaelispor (D) ve Sakaryaspor, kupada ise Aliağa Futbol maçında şans bulan 16 yaşındaki golcü, siyah-beyazlıların U19 takımında 3, U17 takımında ise 2 müsabakaya çıktı.
Kümede kalma savaşı sürüyor
Futbola Altay’da başlayan Onur, profesyonel liglerde ilk kez geçen sezonun son haftasında Tuzlaspor’a karşı forma giydi.
Bir yandan takımın kümede kalması için kaynak arayışlarını sürdüren Altay yönetiminin diğer yandan geleceği düşünerek altyapıda oynayan gençlerle kontrat imzalamaya devam edeceği belirtildi.
Yurt genelinde karayollarında kış şartları için hazırlıkların tamamlandığını söyleyen Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Karayolları ekiplerimiz, vatandaşlarımızın konforlu ve trafik güvenliği sağlanmış bir ortamda yolculuk yapması için kar ve buzla mücadele çalışmalarına devam edecek” dedi.
DHA
Türkiye kış şartlarına teslim oldu.
Geç gelen kış, yurda sert bir giriş yaptı.
Fırtına ve yağmurların kısa sürede kendisini yoğun kara bırakması bekleniyor.
Bu kapsamda Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) Akköprü Atölye Müdürlüğü’nde kış sezonu başlangıcı ve yol bakım araçlarının hizmete alınması törenine katıldı.
Bakan Uraloğlu, AK Parti iktidarlarında bölünmüş kara yolu ağının yaklaşık 5 kat artırıldığını belirterek, yolları, tünel ve köprüleri inşa etmek kadar, güvenli şekilde trafiğe açık tutmanın da çok önemli olduğunu söyledi.
“Yeni makine ve ekipman alarak, makine parkımızı güçlendiriyoruz”
Yol bakım ve işletme hizmetlerinde son teknoloji imkan ve araçlardan faydalanıldığına işaret eden Bakan Uraloğlu, “Daha 2 gün önce İstanbul ulaşımının can damarlarından biri olan Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ndeki bakım çalışmalarını yerinde inceledik. Hizmete açıldığı 1988 yılından bu yana askı halatlarını ilk kez değiştirerek köprümüzün çok daha güvenli, konforlu ve uzun süreli hizmet vermesini sağlayacağız.
Çalışmalarımızı 2024 yılı başında tamamlamayı hedefliyoruz. Her gün ülkemizin dört bir yanında milyonlarca araç hareket ediyor. Bu noktada kara yolları altyapımızı geliştirirken bu araçların 365 gün, kar kış demeden, gece gündüz yollarda olduğunu göz ardı etmiyoruz. Hem yollarımızın güvenli bir şekilde hizmet vermesi için gerekli bakımlarını en iyi şekilde yapıyoruz.
Hem de yollarımızın kar, kış, fırtına demeden açık kalmasını sağlamaya gayret ediyoruz. Bunun için yeni makine ve ekipman alarak, makine parkımızı güçlendiriyoruz. Özellikle 2016 yılından itibaren makine parkımızda geniş kapsamlı olarak yenileme çalışmalarına başladık.” ifadelerini kullandı.
“Makine parkımızın yaklaşık yüzde 46’sını yenilemiş olduk”
Bakan Uraloğlu, karla mücadele ve yol bakımı için KGM envanterine ihtiyaç duyulan makine ve ekipmanları kattıklarını belirterek, şöyle konuştu:
Makine parkımızın ortalama yaşı, 2002 yılında 18,1 iken yeni yaptığımız alımlarla bu oranı 10,2’ye düşürdük. 21 yaş ve üstü, ekonomik ömrünü dolduran makinelerin oranını da yüzde 57’den yüzde 18,6’ya indirdik. Son alımlarla birlikte makine parkımızın yaklaşık yüzde 46’sını yenilemiş olduk.
2023 yılında 461 milyon TL bedelle damperli kamyon, asfalt kazıma makinesi, ekskavatör, vakumlu süpürge, çekici, kanal kazıcı yükleyici gibi yol bakım ve karla mücadele faaliyetlerinde hayati önemi haiz 200 adet makine ve 105 adet ekipman olmak üzere toplam 305 adet makine ve ekipmanı Karayolları’mıza kazandırdık.
Satın alınan bu makine ve ekipmanların yüzde 85’lik kısmı da yerli imalattır. Bu alımlarla makine parkımızın yenileme değeri toplam 685,5 milyon dolarak olarak gerçekleşmiştir. Bu son alımlarla Karayolları’mız 5 bin 423 adedi hareketli makine olmak üzere toplam 13 bin 995 adet makine ve ekipman ile hizmet verir hale gelmiştir.
“Kış hazırlıklarımız tamam”
KGM’nin kış sezonu hazırlıklarına değinen Bakan Uraloğlu, “Vatandaşlarımız müsterih olsun. Kış hazırlıklarımız tamam. Karayolları ekiplerimiz, vatandaşlarımızın konforlu ve trafik güvenliği sağlanmış bir ortamda yolculuk yapması için kar ve buzla mücadele çalışmalarına devam edecek. Bu çalışmalar, yurt genelindeki 68 bin 726 kilometrelik yol ağında, 448 Karla Mücadele Merkezi üzerinden, 11 bin 828 adet makine ve ekipman, 13 bin 238 personelle gerçekleştirecek.
Çalışmalarımızda kullanılmak üzere 687 bin ton tuz, 427 bin metreküp tuz agregası ve kritik kesimler için 10 bin ton tuz çözeltisi ‘Karla Mücadele Merkezleri’nde depolanmıştır. Yollarımızda tipi ve esinti nedeniyle trafik akışının güçleştiği veya kapandığı kesimlere 866 kilometre kar siperi yapılmıştır.
Karla Mücadele Merkezleri’nde de güzergah analizi, karla mücadele çalışmaları, açılan ve kapanan yollar ve anlık trafik, monitörler üzerinden takip ediliyor. Önemli geçitlerde bulunan sabit kameralar aracılığıyla KGM ve Bölge Merkezleri’nden hava ve yol durumları izleniyor.
1 Aralık-1 Nisan tarihleri arasında kamyon, tanker, minibüs ve otobüs gibi ticari araçların dingilleri üzerindeki tüm lastiklerinin kış lastiği olması zorunlu olacak. Kış lastiği taktırmayanlara para cezası uygulanacağını ve ceza puanı verileceğini unutmasınlar” diye konuştu.
Amatör kümede 2 yıl futbol oynadıktan sonra takım bulamayan 21 yaşındaki kaleci Kaan Tınmaz, İzmir’de ücret karşılığı halı saha maçlarına çıkıyor.
ensonhaber.com
Tınmaz, Uşak Üniversitesi Karahallı Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Programcılığı Programı’nda okuduğu dönemde Uşak 1. Amatör Küme’de mücadele eden Karahallıspor’da kaleci olarak forma giydi.
Uşak’ta eğitimini tamamlayan Tınmaz, okul bittikten sonra döndüğü İzmir’de kulüp bulamadı.
“Kiralık kaleci”
Futboldan kopmak istemeyen ve düzenli antrenman yapan Tınmaz, “Kiralık Kaleci İzmir” adıyla sosyal medya hesabı açıp, ücret karşılığında maçlara çıkmaya başladı.
Tınmaz, AA muhabirine, halı saha takımlarının kaleci mevkisine oyuncu bulmakta zorlandığını belirtti.
Sosyal medya hesabı üzerinden halı saha takımlarıyla anlaştığını anlatan Tınmaz şöyle konuştu:
Günde 2-3 maça çıkıyorum. Maç başı 200-300 lira civarında ücret oluyor. Tabii kurtarış önemli. Kurtarış olmazsa olmaz. ‘Üçten fazla gol yersen, parandan keserim.’ diyenler oluyor. Ben de o zaman, ‘Üçten az gol yersem iki katını alırım.’ diyorum. Öyle orta yolu buluyoruz. Elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Müşteri memnuniyeti önemli tabii.
“Ben önce inanmadım”
Halı saha takımı için Tınmaz ile anlaşan Kerem Surak Karcı ise 5-6 haftadır kaleci aradıklarını ancak bir türlü bulamadıklarını söyledi.
Sosyal medyadan Tınmaz’a ulaştıklarını aktaran Karcı, “Bana ilginç geldi. Ben önce inanmadım, sahada görene kadar da inanmamıştım. Takımdaki arkadaşlar da deneyelim dediler. Ücreti konuştuk, anlaştık. Karşı takımla rekabet var. Onların kalecileri sağlamdı. Biz sürekli aramızda kaleye geçiyorduk. Şimdi iyi oldu.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da adli işbirliği konusunda uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklere uymakta kararlı olduğunu belirten Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Muhataplarımızdan da terörle mücadelede aynı samimiyet ve kararlılığı bekliyoruz.” dedi.
İHA
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Ceza Adalet Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi”nin kapanış törenine katıldı.
Bakan Tunç, yaptığı konuşmada Bakanlığın 2019 yılında başlattığı ‘Türkiye’de Ceza Adalet Sisteminin Güçlendirilmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İhlallerinin Önlenmesi için Yargı Mensuplarının Kapasitesinin Artırılması’ konulu projenin kapanış konferansı nedeniyle bir araya geldiklerini belirtti.
Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu söyleyen Bakan Tunç, “Türkiye insan haklarına saygılı bir hukuk devletidir. Hukuk devleti, adil, özgür ve demokratik bir toplumun temelidir. Toplumun her kesiminin hayatının her anında kendisini güvende hissetmesi, hukuk devleti olmanın olmazsa olmaz şartıdır. Vatandaşımızın kendini güvende hissetmesi öncelikle başına öngörmediği ve istemediği bir şeyin gelmeyeceği inancının zihinlerde yerleşmesi ile olur. Aynı zamanda vatandaşımızın beklemediği bir durumla karşılaştığında hakkına istisnasız bir şekilde kavuşacağından şüphe duymaması, hukuk devletinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bunun yolu ise iyi işleyen bir yargı sisteminden geçmektedir. İyi işleyen bir adalet sistemi ise yargı organlarının güven vermesi ve erişilebilir olması ile mümkündür” ifadelerini kullandı.
Erişebilir ve güven veren bir yargı sistemi için son 21 yılda çok önemli adımlar attıklarını belirten Tunç, “Güven veren ve erişilebilir bir yargı sistemi için son 21 yılda çok önemli adımlar attık, atmaya da devam ediyoruz. Bu adımları atarken kurucu üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası kuruluşlarla aktif işbirlikleri yaptık. Bundan sonra da hukukun üstünlüğü ve insan haklarına ilişkin her alanda işbirlikleri yapmaya devam edeceğiz. Çünkü Türkiye Yüzyılı’nı adaletin ve haklının da yüzyılı yapmanın yolunun ortak akıldan, istişareden geçtiğini biliyoruz” dedi.
“Modern dünyada geçerli olan insan odaklı yaklaşımları hukuk sistemimize dahil ettik”
Tunç, bu işleri yaparken temel hareket noktalarının milletin talep ve ihtiyaçları olduğunu belirtti.
Bu sayede vatandaşların demokrasi, insan hakları ve adalet taleplerini yerine getirerek, vatandaşın hak ettiği yargı sistemini daha da güçlendirmiş olacaklarını söyleyen Tunç, ”Bu itibarla 2002 yılından bu yana yürüttüğümüz reform çalışmalarıyla ülkemizin temel ceza mevzuatını yeniledik. Bu çerçevede Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu, Kabahatler Kanunu, Çocuk Koruma Kanunu, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun yeni düzenlemeler arasında yer almıştır. Böylece modern dünyada geçerli olan insan odaklı yaklaşımları hukuk sistemimize dahil ettik” diye konuştu.
“Suç ve ceza politikaları; suçlulukla mücadele kadar hak ve özgürlüklerin caydırıcı yaptırımlarla korunmasında etkili bir yöntemdir”
Bakan Tunç, sözlerine şöyle devam etti:
“Temel hak ve özgürlükler ile ceza politikaları ve ceza muhakemesi arasında doğrudan bir ilişki söz konusudur. Suç ve ceza politikaları; suçlulukla mücadele kadar hak ve özgürlüklerin caydırıcı yaptırımlarla korunmasında etkili bir yöntemdir. Bunun yanında ceza yargılaması sürecinde uygulanan kısıtlayıcı tedbirlerin temel hak ve özgürlükler üzerinde direkt etki doğurduğu açıktır. Ceza adaleti sisteminin adil, etkili ve rasyonel işlemesi; insanımızın yaşamını huzur ve güven içerisinde sürdürebilmesine hizmet eder. Ceza adaleti sisteminin etkili, adil ve amaca uygun çalışması için bugün kapanışını yaptığımız ‘Ceza Adalet Sisteminin Güçlendirilmesi ve Yargı Mensuplarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İhlallerinin Önlenmesi Konusunda Kapasitelerinin Arttırılması Projesi’ önemli bir amaca hizmet etmiştir.”
Proje ile terör ve terörün finansmanı ile mücadelenin de hedeflendiğini belirten Tunç, ceza adaletine ilişkin önemli başlıklar olan temel insan hakları bağlamında usuli teminatlar, bilişim suçları ve terörizmin finansmanı alanlarında çalışmalar yürüttüklerinden bahsetti.
“Terörle etkin mücadele, güçlü bir mevzuat altyapısını gerektirmektedir”
Bakan Tunç şöyle devam etti:
“Bu kapsamda projede yer alan konulardan birisi tüm dünyayı tehdit eden terörle etkin mücadele kapsamında terörün finansmanı meselesidir. Terör; demokratik toplum, özgürlükler ve hukuk devleti gibi müşterek değerlerin başlıca düşmanıdır. Bu nedenle terörle mücadele, en başta bu değerleri koruma mücadelesi olarak anlaşılmalıdır. Terörle etkin mücadele, güçlü bir mevzuat altyapısını gerektirmektedir. Bu kapsamda mevzuat ve uygulamaya yönelik önemli değişiklikler yaptık.”
“Terör insanlık suçudur”
Terörün özgürlüğün düşmanı olduğunu vurgulayan Bakan Tunç, “Terör insanlık suçudur. Yaşam hakkının, demokrasinin, özgürlüğün düşmanıdır. Terörle mücadelenin hukuk zemindeki önemli bir boyutunu da hiç kuşkusuz ülkeler arasındaki iade talepleri, yani adli yardımlaşma oluşturmaktadır” ifadelerini kullandı.
Program hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi. Programa Avrupa Konseyi İnsan Hakları Direktörü Christophe Poirel, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Bölüm Başkanı Alexander Fricke ile Hakimler ve Savcılar Kurulu üyeleri de katıldı.
Turistik Karadeniz şehirlerini tanıtan ABD merkezli yayın organı, 6 noktadan ayrı ayrı bahsetti. Safranbolu’dan Trabzon’a, Uzungöl’den Rize’ye birçok noktada tarihi ve doğal güzelliklere tanıklık edilebileceği belirtildi.
ensonhaber.com
ABD merkezli CNN, Türkiye’nin Karadeniz sahillerini, seyahat tutkunlarına anlattı.
Karadeniz bölgesinin “olağanüstü derecede güzellikler” barındırdığı belirtildi.
“Türkiye’nin Karadeniz kıyısı: Zamanda geriye doğru destansı bir yolculuk” başlıklı özel içerikte, henüz az sayıda uluslararası gezginin söz konusu bölgeyi ziyaret ettiği belirtildi.
Karadeniz’in güzellikleri: Halk cana yakın
Türkiye’nin neredeyse 5’te 1’ini kaplayan Karadeniz’in, yeşil vadiler, dağlar, dereler ve tarihi köylere ev sahipliği yaptığına dikkat çekilirken, yerel halktan “cana yakın” şeklinde söz edildi.
Türkiye’nin bazı sıcak destinasyonlarına göre daha ılıman ve bazen daha nemli iklim sunan Karadeniz’in, dünyaca ünlü çay tarımını barındırdığı aktarıldı.
Şehir hayatından uzaklaşmak isteyenlerin uğrak noktası
Yoğun biçimde ormanlarla kaplı bölgenin, şehir hayatından uzaklaşmak isteyenler için bir uğrak noktası olduğu kaydedildi. Bölgenin el değmemiş güzelliklerinin varlığından da bahsedildi.
Karadeniz’in tanıtıldığı içerikte Safranbolu, Amasra, Trabzon, Sümela, Uzungöl ve Rize ile ilgili bilgiler paylaşıldı.
Safranbolu: Zamanda yolculuk
Safranbolu’nun, Osmanlı mimarisinin en güzel ve en iyi korunmuş örneklerinden bazılarını sergilediği ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer aldığı hatırlatıldı.
Burayı ziyaret etmenin, sanayi öncesi çağa doğru zamanda yolculuk yapmak gibi olduğu vurgulandı. Şehrin arnavut kaldırımlı sokaklarının korunduğu, tarihi ahşap evlerin titizlikle yenilendiği notu paylaşıldı.
Amasra: Karadeniz’in şirin liman kenti
Amasra için “Karadeniz’in şirin liman kenti” şeklinde söz edilirken, şunlar aktarıldı:
Amasra, kumsalları ve balıkların servis edildiği lokantaları sayesinde popüler bir yerel destinasyondur.
Uzmanlar, kasabanın bir zamanlar antik şehir olduğuna inanıyor. Bunların çoğunun hâlâ yer seviyesinin altında, özellikle de kazıları zorlaştıran yeni yapıların altında olduğu düşünülüyor.
Trabzon: Önemli bir durak
Karadeniz’e doğru uzanan dik yamaçlı yeşil vadilere bürünen Trabzon’un, bölgenin geri kalanında olduğu gibi tarihle dolu bir şehir olduğu belirtildi.
Söz konusu kentin, Türkiye’nin en eski ticaret limanı şehirlerinden biri ve İpek Yolu üzerinde önemli bir durak olduğu kaydedildi.
Trabzon, muhteşem manzaralara ev sahipliği yaptığı, en ilgi çekici tarihi mekanlarından birinin Sümela Manastırı olduğu ifade edildi.
Uzungöl için, “Yemyeşil bir vadinin içinde yer alıyor. Yükselen dağlarla çevrili bir göl.” ifadeleri kullanıldı.
Rize: Dünyanın çay başkenti
Rize’nin, Karadeniz kıyısının en çok ziyaret edilen şehirleri arasında yer aldığına işaret edildi.
Çamlıhemşin ilçesinin, biyoçeşitliliğin öne çıktığı bir yer olduğu ve dağlarda turistlere yerel yaşamı keşfetme şansı sunduğu belirtildi.
Dünya üretiminin yüzde 10’u Rize’de
Söz konusu şehirle ilgili olarak, şunlar aktarıldı:
Rize, dünya üretiminin yüzde 10’unu oluşturduğu tahmin edilen çay üretimiyle ünlü. Çoğu Türkiye’de içiliyor. Bu da Türkiye’yi, dünyanın önde gelen çay tüketicisi yapıyor.
Macera tutkunlarının, Fırtına Deresi’nde rafting yapma imkanına sahip olduğu da anımsatıldı.