Uncategorized

Sanılanın aksine sirke içmek bakın nelere yol açıyor…

Özellikle Koronovirüs salgının ardından bağışıklık güçlendirici olarak tüketilen sirkenin bilinmedik sırları da var. Halk arasında öneriler aracılığı ile de çoğu kişinin tükettiği sirke sanıldığı gibi sağlıklı mı?

Sanılanın aksine sirke içmek bakın nelere yol açıyor…

ensonhaber.com

Amino asitler, şekerler, organik asitler, polifenoller,
melanoidinler ve tetramethylpyrazine gibi bioaktif bileşikler ve besin
öğelerinden zengin olan sirke 3000’den fazla yıldır kullanılan fermente bir
besin. Bu bileşileri ve besin ögelerini gelin birlikte inceleyelim.

Amino asitler: Sirke ile kullanılan besine bağlı olarak
değişiklik gösterir. Hem kırılma hem de meyve sirkelerinde en yüksek oranda
bulunan amino asit glutamik asittir. Tahıl sirkelerindeki glutamik asit
miktarı, meyve sirkelerinden daha yüksektir. Özellikle balzamik sirkenin içinde
prolin miktarının yüksek olduğu tespit edilmiştir (kolajen). Yapılan çeşitli,
sirkelerde toplamda 24 amino asit ve 13 peptid bulunmaktadır.

Ayrıca sirke üretimi sırasında asetik asit fermentasyonu
gerçekleşirken gama amino bütirik asit (GABA) oluşur. GABA, santral sinir
sistemini inhibe eden nörotransmitterdir ve ayrıca beyindeki kanın
genişlemesini artıran anksiyeteyi de içerir.

Şekerler: Genellikle tahıl ve meyvelerden elde edilen mono
ve disakkaritlerdir. Bu şekerlerle ilgili yapılan çalışmalar, antioksidan
özellikleri ve bağışıklık düzenleyici etkileri üzerinde çalışmalarda
bulunmaktadır.

Vitamin ve mineraller: Tahıl sirkeleri genellikle B grubu
vitaminler açısından zengindir. İçerikleri, kullanılan besine bağlı olarak
değişiklik gösterir.

Organik asitler: Tüm organik asitlerin %30-50’si asetik asit
olup, bunun yanı sıra formik asit, bütirik asit, propiyonik asit, laktik asit,
malik asit, sitrik asit ve süksinik asit içerirler. Malik asit, sitrik asit,
süksinik asit ve laktik asit, trikarboksilik asit döngüsüne (TCA) katılarak
karbonhidrat, protein ve yağ üretimindeki yolaklara dahil olarak enerji
üretimine katkıda bulunur. Asetik asit, mikroorganizmaların hücrelerine girerek
bakteriyel hücre ölümüne neden olabilir. Yapılan çalışmalar, özellikle
Escherichia coli üzerinde asetik asidin en etkili organik asit olduğunu
göstermiştir.

Polifenoller: Sorghum, kepek, arpa, pirinç gibi tahıl
sirkeleri genellikle gallik asit, kafeik asit, salisilik asit gibi asitleri
içerirken, meyve sirkeleri kateşin, epikateşin, rutin gibi fenolik bileşikleri
içerebilir. Kırmızı şarap sirkesinde en yüksek oranda bulunan bileşik kaftarik
asittir. Nar sirkesinde ise en fazla protokateşuik asit bulunmuş, ardından
galik asit gelir. Elma sirkesi ise gallik asit, kateşinler, kafeik asit,
ferulik asit gibi flavonoidleri içerir. Bu fenolik bileşikler, antioksidan
özellikleri sayesinde lipid metabolizmasını düzenleme, kan basıncını kontrol
etme, kardiyovasküler hastalıkları önleme, karaciğeri koruma ve yaşlanmaya
karşı koruyucu görevler üstlenirler.

Sirke içilmesi sindirimi nasıl etkiliyor..

Sirkenin içilmesi, ağızda gerçekleşen sindirimin %30-40’ını
oluşturan kompleks karbonhidratların sindirimini azaltabilir. Çünkü sirke, pH’ı
4’ün altına düştüğünde amilazın inaktive olmasına neden olur ve sindirim süreci
yavaşlar ya da hiç gerçekleşmez. Bu durumda karbonhidrat emilimi azalır.

Yapılan araştırmalarda, karbonhidrat içeren bir öğünle
birlikte 20 ml elma sirkesi içildiğinde, 120. dakikada tokluk kan şekerinin %20
daha az olduğu tespit edilmiştir. Diğer bir çalışmada ise tip 2 diyabeti olan
bireylere 1 ay boyunca günde 15 ml elma sirkesi verildiğinde HbA1c
seviyelerinde azalma, 8 hafta boyunca günde 30 ml sirke alanlarda ise kan
lipidlerinde iyileşme gözlemlenmiştir.

Bu bilgiler ışığında sirke 10-30 ml/gün salatada,
seyreltilmiş olarak içecekte tüketilebilse de sürekli tüketmek kronik çıdan
sağlık sorublarına yol açma olasılığı oldukça yüksek.

Sirkesinin yol açtığı değişiklikler nelerdir?

Sirekenin belirli mikatra kullanımıyla ilgili olarak etkileri
kesin olarak belirlenemese de, aşağıdaki potansiyel etkileri sağlayabilir:

1.
PCOS için insülin duyarlılığını artırabilir.

2.
Gece içildiğinde sabah açlık kan şekeri düşük
çıkabilir.

3.
HbA1c, beden kütle indeksi, bel çevresi ve
viseral yağda azalma veya değişiklik olabilir.

4.
Toplam kolesterol, LDL kolesterol, trigliserit
seviyelerinde düşüş ve HDL kolesterolde artış sağlayabilir.

5.
Kronik kullanımı reflüye neden olabilir ve diş
erozyonuna yol açabilir.

6.
Antioksidan içeriği sayesinde anti-kanser ve
anti-bakteriyel etkiler gösterebilir.

Özellikle reflü, gastrit gibi mide hastalığı olan bireylerde
içilmemesi gerektiği vurgulanmış.

Kaynak

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir