Uncategorized

Uluslararası Stratejik İletişim Zirvesi Stratcom Summit 23 başladı

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Stratejik İletişim Zirvesi’nde açılış konuşması yaptı. Fidan ve Altun, konuşmalarında Gazze’deki insani krize dikkat çekti.

Uluslararası Stratejik İletişim Zirvesi Stratcom Summit 23 başladı

AA

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca İstanbul’da “Uluslararası Stratejik İletişim Zirvesi Stratcom Summit’23 düzenlendi.

Bu yıl 3’üncüsü düzenlenen zirve, iletişim alanında dünyanın önde gelen liderleri, uzmanları ve profesyonelleri bir araya getirdi.

2 gün sürecek olan program, ‘Hibrit Tehditlerle Küresel Mücadele: İstikrar, Güvenlik, Dayanışma’ temasıyla hazırlandı.

Bakan Fidan ve Fahrettin Altun açılış konuşmasını yaptı

Öte yandan 30’a yakın ülkeden kamu, özel sektör, medya ve
akademi alanından uzman konuşmacılar da katıldı.

Zirve, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un açılış konuşmalarıyla başladı.

“Hibrit tehditler savaşın yeni yöntemi”

Fahrettin Altun’un programdaki konuşması şöyle:

Toplumlararası ilişkilerde karşılıklı bağımlılıklar derinleşirken, krizler, tehditler ve sorunlar da küreselleşiyor. Tam da bu ortamda, konvansiyonel çatışmalara ve küresel krizlere yeni bir meydan okuma eklendi. Bu yeni meydan okumanın adı bütün dünya toplumlarını hedef alan hibrit tehditlerdir. Hibrit tehditler, günümüz dünyasında rekabetin, mücadelenin ve savaşın yeni yöntemleri olarak öne çıkmaktadır. Hibrit tehditler dediğimizde, vesayet savaşlarından, siyasal manipülasyonlardan, ekonomik baskı unsurlarından, düzensiz göçlerden, uluslararası hukuk manipülasyonlarından, terörizmden, siber saldırılardan, enformasyon yarışlarından, ve dezenformasyon savaşlarından bahsediyoruz.

“Bugün tüm dünya İsrail kaynaklı hibrit tehditlerin hedefi”

Geleneksel, düzensiz ve asimetrik eylemlerin mezcedildiği bir tehdit türü aslında karşımızdaki. Siyasal karar alma mekanizmalarını, güvenlik mimarisini, toplumsal birliği, kültürel varoluşu ve iletişim süreçlerini kötü niyetli şekilde manipüle etmeyi hedefleyen strateji ve taktiklerden bahsediyoruz. Geleneksel ve kurumsal araçların, kavramların ve yöntemlerin karşı koyamadığı bir tehdit bu. Hibrit tehditlere karşı koyabilmek için her şeyden önce ulusal güvenlik ve savunma mekanizmalarını reforme etmek, esnek ve çok yönlü mücadele stratejileri üretmek mecburiyetindeyiz. Bugün tüm dünya kamuoyu İsrail kaynaklı hibrit tehditlerin ve sistematik dezenformasyon politikalarının hedefi konumundadır.

“İsrail, Gazze Şeridi’nde 64 medya mensubunu katletti”

İsrail ordusu, kolonyal anlatılarını pekiştirmek adına Batı’daki medya şirketlerine haberlerinde kullanmak üzere kavram setleri, sözlükler göndermekte, sözüm ona doğru yanlış cetvelleri dayatmaktadır. Öte yandan da zalimce Gazze’de gazeteci katletmektedir İsrail… İsrail, 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’nde 64 medya mensubunu katletti. İsrail bu süreçte faşist bir propaganda yöntemi uygulayarak gazeteciler, sağlık çalışanları, kadınlar ve çocukların yanında esasında hakikati de katlediyor.

“Devletlere düşen görev hakikatin yitirilmesi krizine son vermektir”

Bakan Fidan ise konuşmasında, uluslararası sistemin ve jeopolitik denklemin dönüşüm geçirdiğini, stratejik rekabetin Soğuk Savaş’ın bitişinden bu yana en yüksek seviyesine ulaştığını söyledi.

Fidan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

Geçmişte Afganistan ve Irak’a müdahalenin yolunu açan ve bölgemizi kaosa sürükleyen kurumsallaşmış dezenformasyon, bugün Gazze’de iş başında. Halbuki bizim devlet anlayışımız devletlerin her ne şartta olursa olsun, gerçekleri söylemesi esasına dayanmakta, devletleri de güvenilir yapan işte bu gerçektir. Bu noktada devletlere düşen görev hakikatin yitirilmesi krizine son vermektir.

“Dünyanın en büyük beşinci diplomatik ağına sahibiz”

Dışişleri Bakanlığımız da Türkiye’nin milli güvenlik sisteminin bir parçası olarak bu çabalara güçlü bir şekilde iştirak etmektedir. Bakanlığımdaki yeniden yapılanma çalışmaları kapsamında dijital çağın sunduğu imkanlardan yararlanarak stratejik iletişime özel bir ağırlık vermekteyiz. 260 misyonla dünyanın en büyük beşinci diplomatik ağına sahip bir teşkilat olarak kendimizi ve altyapımızı zamanın ihtiyaçlarına göre yenileyecek kapasiteye fazlasıyla sahip durumdayız.

“Milli güvenliğimizi tahkim edecek her adımı atacağız”

Fidan, terörle mücadele çabalarında zaman zaman yalnız kaldıklarını belirterek şöyle devam etti:

Zaman zaman dost ve müttefiklerimizi terör örgütleriyle aynı safta gördük. Bu kapsamda emperyal güçlerin maşası haline gelmiş ve vekil örgütlerle de mücadele etmek durumunda bırakıldık yine de doğruları söylemekten asla geri durmadık, durmayacağız. DEAŞ’la mücadele kisvesi altında PKK’ya ve uzantısı YPG’ye başta Amerika olmak üzere müttefiklerimizin verdiği desteğin büyük bir stratejik hata olduğunu her zaman ve her platformda dile getirdik. Bugün bir kez daha bu kürsüden vurgulamak isterim; Türkiye için yaşamsal bir tehdit olan bu konuda milli güvenliğimizi tahkim edecek her adımı atacak her önlemi de alacağız.

“İki tür dezenformasyon”

Dezenformasyonun, bugün “hibrit sınamaların en sık başvurulan yöntemlerinden biri olduğunu” kaydeden Fidan, “İsrail’in 7 Ekim olayları sonrasında Gazze’de ve Batı Şeria’da işlediği savaş suçları bağlamında iki tür dezenformasyonla” karşı karşıya kaldıklarını aktardı.

Fidan, “Birincisi, birçok Batılı basın yayın kuruluşunun Filistinlilerin maruz kaldığı insani dramı yok sayan tarafgir tutumudur. Diğeri ise 7 Ekim olaylarıyla sınırlı olmayan, İsrail’in gerçekleri perdeleyerek bütün dünyayı inandırmaya çalıştığı kurumsallaşmış dezenformasyondur. İsrail’in bu dezenformasyonunun şu anki kriz özelindeki amacı, 6 bini çocuk olmak üzere 14 binin üzerinde sivil Filistinliyi Orta Çağı hatırlatan bir hunharlıkla katletmesini meşru müdafaa kisvesi altında aklamaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

“İki devletli çözüm temelinde kalıcı bir barışın sağlanmalı”

İsrail’in bu nedenle hastaneleri vurup suçu başkasına attığını ve vurduğu sağlık merkezlerinin altında tüneller aradığını vurgulayan Fidan, “Ancak İsrail’in kurguladığı bu hikayenin esas odağı, işgali örtbas edip Kudüs’te, Batı Şeria’da ve Gazze’deki eylemleriyle iki devletli çözümü fiilen imkansız hale getirmektir.” ifadelerini kullandı.

Fidan, Türkiye’nin çabalarını iki kulvarda yürüttüğünü, birinci kulvarda “tam ateşkesin sağlanması ve insani yardımların kesintisiz bir şekilde Gazze’ye girişini” hedeflediklerini, ikinci kulvarda ise “iki devletli çözüm temelinde kalıcı bir barışın sağlanması çabalarına geri dönülmesi” bulunduğunu dile getirdi.

“Gerçek barışa ulaşmak mümkün değil”

Fidan şu ifadelerle sözlerine devam etti:

Sadece ezberleri tekrarlayarak, İsrail’in bir savaş suçunu başka bir suç işleyerek unutturmasına izin vererek gerçek barışa ulaşmak mümkün değil. Geçtiğimiz günlerde 20. vefat yıl dönümünü idrak ettiğimiz Filistinli büyük düşünce insanı Edward Said’in söylediği gibi kolay formülleri, hazır klişeleri, muktedirlerin söylediklerini veya yaptıklarını yumuşak başlılıkla teyit etmeyi bir kenara bırakmamız gerekmekte. Dolayısıyla yeni söylemler ve yöntemlerle kalıcı çözümü hayata geçirmeliyiz. Bu tarihi adaletsizliğe bir son vermeliyiz.

Haber Kaynağı: Anadolu Ajansı (AA)

Kaynak

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir